YÖK Kaldırılmalıdır!

Türkiye’de yükseköğrenimin nitelikleşmesinin önündeki en büyük engelin YÖK olduğunu, YÖK’ün kaldırılması yahut ivedilikle demokratikleştirilmesi gerektiğini söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Sekreteri İshak Çelebi, üniversitelerin rahatsızlık verir derecede konuşmayan, üretmeyen, sorgulamayan ve tartışmayan bir rol üstlenmeye devam ettiğini ifade etti.

SENDİKA - 2013-12-17 09:27:23

İDEOLOJİK ÜNİVERSİTE GERÇEĞİ!
Türkiye'nin ve bölgesinin siyasi, politik, teknolojik ve ekonomik anlamda ciddi sorunlar ve değişim sancısıyla kıvrandığı bir süreçte en fazla konuşması ve sorunların çözümüne katkıda bulunması gereken üniversitelerin, sessiz kaldığını öne süren DES Genel Sekreteri İshak Çelebi, “Türkiye’nin özgürlük, demokrasi, eşitlik, adalet, şeffaflıkla alakalı onca hak ihlali ve sorunlarına dönük üniversitelerimizin kürsülerinden çıt çıkmıyor. Bilen bilmeyen herkes konuşuyor ancak en fazla konuşması gereken, millete rehberlik yapması gereken üniversiteler ve bilim insanları hiç konuşmuyor. Türkiye'de,
fiziki mekanlar, binalar, laboratuarlar anlamında üniversitelere olağanüstü yatırım yapıldığı bir süreçte bilgi noksanlığını ideolojiyle dolduran bir Türk üniversitesi gerçeği ile karşı karşıyayız” dedi.
 
ÜNİVERSİTELERİMİZ ÖZGÜR DEĞİL!
YÖK’ün meslek kazandırmayacak niteliksiz ‘tabela üniversiteler’ açmaya son vererek, mevcut üniversitelerin eğitim kalitesinin yükseltilerek gençlere yeni iş sahaları açacak eğitim politikaları geliştirmesi gerektiğini kaydeden Çelebi, "Eğitimli gençlerimiz iş arıyor. İşverenlerimiz ise çalışacak eleman bulamamaktan yakınıyor. Açılan yeni üniversiteler mevcut üniversitelerin parçalanmasıyla kuruluyor. Yeni üniversitelerde görev yapan öğretim görevlileri mevcut eski üniversitelerden tayin ediliyor. Taşrada öğretim üyesi, fakülte binası, hatta öğrencisi olmayan tabela yükseköğretim kurumları var. Planlama yapılmadan bakkal açar gibi üniversite açılması yüzünden hem eğitim ve öğretim kalitesiz oluyor, hem de para döküp eğittiğimiz insanlarımıza iş imkanı yaratamıyoruz. Çocuklarımızın ellerine diploma verip sokağa salmayı yüksek öğretim olarak algılamamalıyız. Yüz binlerce üniversite mezunu işsiz gencimiz var. Lise ayarında üniversiteler açarak ülkeyi üniversite çöplüğüne çevirmek doğru değildir" diye konuştu.
 
YÖK HEM BAŞARISIZ HEM STATÜKOCU
Konsensüs sağlanmış bir yasa taslak çalışması dahi yapamayan YÖK’ün beceriksizliği ve başarısızlığı bir tarafa kurulduğu yıldan beri artarak devam ettirdiği statükocu anlayışı nedeniyle üniversitelerin değil ülkenin genel sorunlarına sokaktaki insan için dahi çözüm üretemediğini kaydeden Çelebi, “Üniversitelerimiz her zamanki gibi toplumun, yöneticilerin ve iktidarların hoşuna gidecek fikirleri söyleyen kurumlar olmaya devam ediyor. Üniversitelerimiz gerektiğinde toplumla, yöneticilerle ve iktidarlarla ters düşen fikirler ortaya koyup onları eleştirmelidir. Aksi halde özgür üniversite olamazlar. Türkiye'nin özgürleşmesi, demokratikleşmesi, muasırlaşması üniversitelerimiz vasıtasıyla olacaktır. Üniversitelerimiz bulundukları şehir ve bölge için dünyaya açılan birer pencere olması gerekirken bölgenin rant ve istihdam kapısı olmuştur. Türk üniversitelerinin mali özerkliği yok denecek kadar az. Bu nedenle hükümetin her ile üniversite açma girişimini ülkenin geleceği ve gençlerin eğitiminden daha çok siyasi yatırım, seçmenlerine yeni iş sahaları açma ve oy kapma gibi pragmatist handikaplarla hayata geçirdiği çok net olarak anlaşılmıştır” dedi.
 
TORPİL VE KADROLAŞMADA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK!
Yükseköğrenim sisteminin ´otoriter, yasakçı, baskıcı anlayıştan´ beslenmeye devam eden ve 12 Eylül askeri rejiminin bir ürünü olan YÖK’ün cenderesi altında baskı ve zulüm görmye devam ettiğini söyleyen Çelebi, Üniversitelerde başta akademik kadroları olmak üzere idari kadrolarda da tercih edilen isimlerin eskiden olduğu ve eleştirildiği gibi torpil, adam kayırma, siyasi yakınlık ve kadrolaşma anlayışı ile oluşmaya hızla devam ettiğine değinerek sözlerine son verdi.
Günün Diğer Haberleri