EĞİTİM İŞ İKİNCİ YÜZYIL İZMİR İKTİSAT KONGRESİ’NİN HAZIRLIK TOPLANTISINA KATILDI

Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay,Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik temellerinin atıldığı İzmir İktisat Kongresi’nin 100’üncü yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından tekrar toplanacak olan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi için emek örgütleriyle yapılan bilgilendirme toplantısına katıldı.

SENDİKA - 2022-08-11 22:07:41

Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay,Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik temellerinin atıldığı İzmir İktisat Kongresi’nin 100’üncü yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından tekrar toplanacak olan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi için emek örgütleriyle yapılan bilgilendirme toplantısına katıldı.

Eğitim İş Sendikasından yapılan yazılı açıklamada;

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen paydaş buluşmaları toplantısına Genel Başkanımız Kadem Özbay ve İzmir Şubelerimizin Yönetim Kurulu Üyeleri, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve Tüm Yerel-Sen Genel Başkanları katıldı.

BU ÜLKENİN AYDINLIK GELECEĞİ CUMHURİYET DEVRİMLERİNİN ÜZERİNDE YÜKSELECEKTİR

Genel Başkanımız Kadem Özbay’ın toplantıda yaptığı konuşma şöyle:

“Cumhuriyetin aydınlanmasından feyz alan ve İzmir İktisat Kongresini ikinci kez İzmir’de toplamak için adım atan, demokrasinin ve katılımcılığın önemini somut olarak yaşama geçiren siz değerli Başkanı ve ekip arkadaşlarınızı yürekten kutluyorum.

Tabii ki buradan Cumhuriyetin kurucusu ve İzmir İktisat Kongresi’ni yaşama geçiren, kurtuluşun toplumsal gelişmede olduğunu, en büyük savaşın cehalete karşı olduğunu net tarif eden, bunun yolunun ise yalanla, talanla, hırsızlıkla mücadele etmek olduğunu işaret eden Kurucu Önderimiz Ebedi Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü ve arkadaşlarını sevgiyle, saygıyla anıyorum.

Bu ülkede özellikle son 20 yıldır artan baskının, sömürünün üzerinden bütün ilerici kesimler şunu görmüştür ki; bu ülkenin aydınlık geleceği Cumhuriyet devrimlerinin ve kazanımlarının üzerinde yükselecektir. O nedenle bu kazanımları ilk zamanlarda küçümseme hatasına düşenler de artık bu kazanımlara sahip çıkmanın ve bunların üzerinden yükselecek bir aydınlanma ışığının da farkına varmışlardır umudunu bugün bir kez daha yeşerttiğiniz için size örgütümüz adına teşekkür ediyoruz.

Şunu görmek lazım; eğer ki ülkenin varsıllığı, ülkenin bütünüyle paylaşılıyorsa, burada sosyal bir devletten bahsedebilirsiniz, sosyal belediyecilikten bahsedebilirsiniz. Ama ülkenin varsıllığı birilerine peşkeş çekilir hale geliyorsa, orada bir haydutluktan bahsedebiliriz. Asıl mücadele bu haydutluğa karşı olmalıdır.

Burada kadının da iş yaşamındaki varlığının önemine dikkat çektiniz. Kendi alanımdan örnek vermek istiyorum, Türkiye’de 81 İl Milli Eğitim Müdüründen yalnızca dört tanesi kadın. Ama bunların da büyük çoğunluğunun referans noktasının, cemaat ve tarikat bağlantıları olduğu ya da mezuniyetleri konusunda belli okulların kriter alındığını görüyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda hiç kadın müdürün bulunmadığını görüyoruz. Büyük devrimci Atatürk sadece savaş meydanında bir mücadele yürütmedi. En büyük savaşın cehalete karşı olacağını ilan etti ve toplumun karşısına bir rol model olarak çıktı. Sizin de yansıttığınız bu katılımcılık modeli, bundan sonra yapacaklarınızla da aslında İzmir’e ve buradan da Türkiye geneline bir rol model olacağınız düşüncesini taşıyorum.

Neden bunun altını çiziyorum; çünkü bugün insanı sadece iktisadi terimlerle, ekonomik haklarıyla tarif edersek çok büyük yanlışa düşeriz. İnsan sosyal bir varlıktır. İnsanın sosyal yaşamını ve çevre koşullarını doğru şekilde sağlamazsak aslında burada en büyük yanlışa düşmüş oluruz. Bugün Türkiye’nin en aydınlık illerinden biri olan İzmir’de bile üniversite öğrencilerinin barınma sorununun devlet sadece %8-10’u çözülmüş durumda. Ciddi bir barınma, beslenme ve ulaşım sorunu var. Peki ne olması lazım? İşçi sorununu konuşuyorsak, biz kamuda çalışıyoruz ama şu bilinçle davranıyoruz, eğer emeği karşılığında ücret alıyorsa bir insan o, işçi sınıfının bir parçasıdır. Biz işçi sınıfının bir parçası olmaktan onur duyuyoruz. Bu sınıfla el ele kol kola bu ülkenin geleceğini birlikte yükseltmek için de elimizden geleni yapacağız. Ancak şunu örmek lazım; bugün yönetim kademelerinde olanlar, bu ülkenin kaynaklarını organize etme pozisyonunda olanlar, bu ülkenin çocuklarına ve bu ülkenin yoksulluk sınırı altında bırakılmış yurttaşların çocuklarına barınma, ulaşım, eğitim gibi temel haklarının sağlanmasında yardımcı olmalıdır.

PİYASACILIKTAN UZAK, HALKÇI VE KAMUCU BİR TAVIR EGEMEN KILINMALI

Cumhuriyetin temel kazanımlarında halkçı ve kamucu bir anlayış hakimdi. Biz şimdi bu kamucu anlayışa dönecek miyiz, yoksa piyasacı anlayışı mı destekleyeceğiz? Örneğin, 1995 yılında GATS sözleşmesi yapıldı. Bu sözleşmeyle birlikte bugün en temel insan haklarından biri olan eğitim de satın alınabilir hale geldi. Dünya örneklerine baktığımızda, OECD ülkelerinde öğrenci başına eğitim harcaması 11 bin dolar iken, Türkiye’de bunun üçte biri olduğunu görüyoruz. Yine aynı zamanda çalışma yaşamındaki insanların kıdem yıllarına göre fark edilebilir bir artış almasının güvencesi olmak gerekiyor. Bir insan eğer sizin belediyenizde çalışıyorsa ya da kamuda veya bir fabrikada çalışıyorsa, çalıştığı süre sonrasında gerçekten daha iyi bir maaş almasının güvencesi olmalı.

Bugün aynı zamanda Öğretmenlik Meslek Kanunu konuşuluyor. Bu kanunda da öğretmenlik mesleğini rencide edici birçok düzenleme mevcuttur. Dünya örneklerinde, sınavlara tabii tutmadan mesleğe yeni başlayan öğretmen ile 30 yıllık öğretmenlerin maaşları arasında %67-68 iyileşme olduğunu görüyoruz. Ama Türkiye’de mesleğe yeni başlayan öğretmen ile 30 yılını bu mesleğe vermiş öğretmenin maaşı arasındaki fark ancak %11’dir. Öğretmenin aldığı maaş da zaten yoksulluk sınırının altında olduğu için bu farkın da bir karşılığı olmadığını görüyoruz.

Şunu iyi tahlil etmemiz gerek. Cumhuriyetin kurucu felsefesinde, bu ülkenin bir aydınlanma geleneğini ve bu ülkenin varsıllığının halkla paylaşılma önceliğini görüyorsak, o zaman o önceliği iyi tarif etmeli ve teşhisi bunun üzerinden koymalı ve bu ülkenin kaynaklarını halkla paylaşmalıyız. Peki bunun için çözüm önerileri ne olabilir? Çözüm için yeniden SEKA’lar olmalı, yeniden Sümerbanklar olmalı, yeniden Fiskobirlik’ler, yeniden Tariş’ler olmalı. Bu ülkenin geleceğinin üretenin, emek verenin ellerinde yükseleceğini unutmamalı ve ülkenin geleceğini inşa edecek bu kesime gerçekten sahip çıkmalı, piyasacılıktan uzak halkçı, kamucu bir tavrı egemen kılmanın yolunu bulmalı.

Bu toplantıyı organize ettiğiniz için Sayın Tunç Soyer’e ekibine teşekkür ediyor, ilk iktisat kongresinin mimarı, Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve tüm yol arkadaşlarını sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.”

Günün Diğer Haberleri