Eğitimde sil baştan değişim ihtiyacı

Eğitim sistemi hakkında açıklamalarda bulunan Eğitim-İş Genel Sekreteri Cengiz Sarıyer, Türkiye’de eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi.

SENDİKA - 2022-08-03 12:50:57

Ticarihayat.com.tr'den AYBALA ALMİNA MELEK'insorularını ynıtlayan Eğitim İş Sendikası Genel Sekreteri Cengiz Sarıyer şu ifadeleri kullandı;

Bu yıl Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı, Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ve son olarak KPSS tamamlandı. Eğitim-İş Genel Sekreteri Cengiz Sarıyer, pazartesi günü sendika genel merkezinde gerçekleştirilen toplantıda sınavlara yönelik değerlendirmelerde bulunarak, eğitim sistemi hakkında konuştu.

Sarıyer, ‘’İyi bir lise iyi bir üniversite’’ sözünü örnek göstererek LGS sınav sonuçlarından ve tercih yerleşimlerinden memnun olmadıklarını dile getirdi. Sarıyer, açıklamalarına şu sözlerle devam etti: "Bir öğretmen olarak hayatımın 29 yılını ülkemizin yarınları, umudu olan çocuklarımız için çabalayarak geçirdim ve bu sonuçlardan üzüntü duyuyorum. 8. Sınıftan mezun olan 1 milyon 236 bin 308 öğrenciden 1 milyon 31 bin 799’u sınava katıldı. Yani, 204 bin 509 öğrenci sınava girmedi. Bu noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bakanlık, okulları nitelikli ve niteliksiz olarak ikiye ayırdı. Nitelikli okullar genellikle fen liseleri, pilot okullar, spor liseleri, imam hatip fen liseleri gibi sınavla öğrenci olan okullar. Niteliksiz okullar ise sınavsız öğrenci alan okullar. Sınava girmeyen öğrenciler bu sayede dışarıda kalmıyor.’’ 

‘’Türkiye’de eğitim sistemi çöktü’’

Türkiye’de eğitim sisteminin çöktüğünü belirten Sarıyer, sınava girmeyen öğrencilerin büyük bir bölümünün okuma yazma sorunu olduğunu belirtti. Sarıyer, ‘’Okuma yazma sorunu olan öğrenciler çoğu zaman okul idaresi ve veli iş birliğiyle sınava sokulmuyor. Okulun ortalama başarı seviyesinin düşeceği kaygısı okul idaresini bu yola itiyor. Hastalık, cenaze gibi nedenlerden dolayı sınava girmeyen öğrenci sayısı yüzde 10’luk bir kısmı oluşturuyor. Sınava girmesi gereken öğrencilerin yüzde 90’ını okul idareleri tarafından, okulun başarı seviyesi düşmesin diye sınava sokulmayan öğrenciler oluşturuyor. Ben bu duruma bizzat şahit olan bir öğretmenim’’ dedi. 

Sınava katılan ve tercih yapan öğrenci sayısının 396 bin 595 olduğunu belirten Sarıyer, 188 bin 875 öğrencinin sınavlı okullara yerleştiğini söyledi. Geçen yıl yerleştirme için tercih yapan öğrenci sayısında bu yıl düşüş olduğunu belirten Sarıyer, şunları söyledi: ‘’Toplam sınava giren öğrencilerden sadece yüzde 18,31’i tercihleri doğrultusunda sınavlı okullara yerleşti. Bu oran çok düşük. Yine aynı zamanda imam hatip ortaokulundan mezun olan öğrencilerin yüzde 47,5’i lise tercihlerinde imam hatip eğitimini tercih etmedi. İmam hatip ortaokul mezunlarının yüzde 52,59’u imam hatip liselerine, yüzde 15,35’i anadolu liselerine, yüzde 14,38’i mesleki eğitime, yüzde 10,32’si fen liselerine ve yüzde 2,55’i sosyal bilimler liselerine yerleşti. En çok tercih edilen okullar ise fen liseleri ve anadolu liseleri oldu. Bu istatistikle birlikte eğitim düzeyi yüksek olan okulların yeniden altı çizildi.’’ 

Sarıyer, meslek lisesi öğrencilerinin beceri eğitim dersleri kapsamında sanayilerde, işletmelerde haftanın 3 günü çalışmak zorunda olduğunu belirtti. Sarıyer, çocuk işçiliğine hayır diyerek şu açıklamayı yaptı: ‘’Beceri eğitim derslerini tamamlamak zorunda olan meslek lisesi öğrencileri, haftanın 3 günü işletmelerde çalışıyor. Bizim anayasamız çocuk işçiliğine izin vermiyor. Bu noktada bir manipülasyon var. Eğitim çağındaki küçük çocuklar piyasanın hizmetine sunuluyor. Bu bir eğitim öğretim faaliyeti midir? Diğer bir husus ise MESEM uygulaması. Öğrenci haftanın bir günü okula gidiyor, diğer günlerde ise işletmelere gidiyor. Bunlar, eğitimi piyasalaştıran adımlar. Sanayide üretim faaliyetlerine katılan çocuklar ucuz işçi olarak çalışıyor. Patrona para kazandırıyor. Eğitim çağındaki çocukların bu şekilde piyasa süreçlerine katılması doğru değil. MESEM uygulamasıyla hem okuyor hem para kazanıyor düşüncesi yaygınlaştırılıyor. Öğrenci MESEM bünyesinde hem okur hem parasını kazanır düşüncesi devlet eliyle çocuk işçiliği yasal hale getiriliyor.’’ 

Eğitim sistemini oturtan ülkelerde hizmet sektöründeki vatandaşların da eğitim süreçlerini tamamladıklarını belirten Sarıyer, eğitimin her kesime ulaşması gerektiğinin altını çizdi. Buna bağlı olarak anne ve babanın eğitim düzeyinin öğrencinin başarısını da etkilediğini belirten Sarıyer, ‘’Eğitimli anne ve babaların çocuklarının başarıları, daha az eğitimli ebeveynlerin çocuklarına göre daha yüksek olduğu görülüyor’’ dedi. 

‘‘İmam hatipleştirme projesine karşı çıkıyoruz’’

Ortaokul düzeyinde de eğitim veren imam hatip liselerine yönelik açıklamalarda bulunan Sarıyer, ‘’ Bu çalışma doğruysa eğer fen liselerinin, spor liselerinin, sosyal bilimler liselerinin de ortaokul düzeyinde eğitimleri açılsın. Tüm okulların imam hatipleştirme projesine karşı çıkıyoruz. Ancak tüm bu çalışmalara rağmen imam hatip eğitiminin başarıyla sonuçlanmadığını da görmekteyiz. Yazılım, mühendislik, genetik deneylerin yapıldığı bir dünyada çocuklarımızın koşulsuz bir şekilde imam hatip liselerine yönlendirilmesini doğru bulmuyoruz. Eğer çocuğun isteği, ilgisi ve yetenekleri bu göreve uygunsa bu liselere gitmeli’’ dedi. 

‘’Eğitime ayrılan bütçe düşük’’ 

Eğitime ayrılan bütçenin yükseltilmesi gerektiğini belirten Sarıyer, meslek liselerinde ve MESEM uygulamalarında yeterince kaynak olmadığı için öğrencilerin atölye derslerinde birçok uygulamayı öğrenemediğini söyledi. Sarıyer, eğitim bütçesinin tüm okullara eşit bir şekilde dağıtılması gerektiğinin de altını çizdi. Ülkenin kalkınması ve gelişmesi için başarılı olan öğrencilerin önünü açacak eğitim politikalarının geliştirilmesi gerektiğini belirten Sarıyer, ‘’Eğitimde eşitlik sağlanmalı. Ticarileştirilen eğitim son bulmalı. Eğitim piyasalaştırılmamalıdır. Yine anayasamızın 42. Maddesi eğitimin parasız olduğuna işaret eder. Ancak bugün özel okul sayısı neredeyse devlet okullarının sayısını geçmiş durumda. Buna bir dur denmeli. Başarılı öğrencilerin önünü açacak eğitim politikaları geliştirilmeli. Bilim çalışmaları desteklenmeli’’ dedi. 

Sarıyer, Ticari Hayat gazetesi muhabirinin öğrenciler neden ek derslere ihtiyaç duyuyor sorusuna şu şekilde cevap verdi: "Ben ders kitaplarının yetersiz olduğunu düşünüyorum. Ders kitaplarının içeriği eksik. Ben Coğrafya Öğretmeni olarak birçok eksikliği bildirmeme rağmen geri dönüş alamadım. Ek ders ihtiyacı öğretmenden ve öğrenciden kaynaklanmıyor. Eğitim sisteminin yeniden tanımlanması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizin ihtiyaçlarına uygun, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine yönelik bir eğitim sistemi inşa edilmeli. Öğrenciler, Türkçe sorularını bile yanıtlayamıyor. Dil öğrenme eksikliği, analitik düşünme, sayısal verileri kullanabilme konusunda toplumsal bir eksikliğimiz bulunuyor. Bu durum yine eğitim sistemiyle alakalı. Dışlayan, ötekileştiren anlayıştan uzaklaşmalıyız. Akademisyenler, sendikalar, eğitimciler toplanmalı ve sorunlar üzerine çözüm oluşturulmalı. El birliğiyle sistem yenilenmeli. Öğrenciler, başarılı oldukları alanlarda yetiştirilmeli. Toplumsal bir değişime ihtiyacımız var. Balığı, ağaca çıkmaya zorlamamalıyız.’’

Sarıyer, açıklamalarında ders saatlerine ve ders yoğunluğuna da yer verdi. Ders saatlerinin çok erken başladığını belirten Sarıyer, gelişim çağındaki çocukların uykusunu alarak derse başlaması gerektiğini belirtti. Öğrencilerin kitap okumaya, kültüre, sanata, yeni hobiler edinmeye itilmesi gerektiğinin altını çizen Sarıyer, üniversitelerde de gerçekleştirilen ezber eğitim sisteminin değiştirilmesi gerektiğini belirtti. KPSS atama süreçleri hakkında da konuşan Sarıyer, personel ihtiyacına göre kontenjan belirlenmesi gerektiğini ve atama yapılacak sayı kadar öğrenci yetiştirilmesi gerektiğini söyledi. 

Günün Diğer Haberleri