ULUSAL EGEMENLİK

M. Kemal Atatürk 1925'te yaptığı bir konuşmasında "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır." demiştir.

GÜNDEM - 2022-04-23 20:29:18


M. Kemal Atatürk 1925'te yaptığı bir konuşmasında "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır." demiştir. Milli egemenliğe dayalı çağdaş bir devlet yapısının temellerinin atıldığı bu yıllarda bize yol gösterici olarak altı temel ilke gösterilmiş ve bu ilkeleri destekleyici bağımsızlık, akılcılık, bilimsellik, milli birlik, insan hakları, dünya barışı, demokrasi gibi konularda da büyük adımlar atılmıştır. Bu bakışla uygar bir Türk toplumu kendi kaderini belirlerken sadece kendi geleceğini değil bulunduğu bölgedeki halklarla birlikte tüm dünyanın geleceğini belirleyebileceği bir kudrete sahip olacaktır. Buna göre devrimin temel yapısının barışın egemen olduğu bir geleceği temin etmek üzere kurgulandığını söyleyebiliriz. 

M. Kemal Atatürk Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından üç yıl sonra yani 1923'teki bir söylevinde “Milli Egemenliği” şöyle tanımlamıştır. "Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla millî egemenliği sağlamış bulunması ile devamlılık kazanır. Bundan dolayı; hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası millî egemenliktir." Bu tanımla birlikte yukarıda belirttiğim devrimin amacını da birleştirerek günümüze bir izdüşüm aldığımızda korkunç gerçek karşımıza gün gibi çıkmaktadır. 

Günümüzde seçim yasasındaki, parti kanun ve iç tüzüklerindeki anti demokratik düzenlemeler sebebiyle milli egemenlik örselenmiş, milletin geleceği parti genel başkanlarının iki dudağı arasına sıkıştırılmıştır. Milletin temsilcileri milli iradeyle değil de parti liderlerinin iradesiyle belirlenir hale gelmiştir. Meclis işlevini yitirmiş, devlet ile milletin arası açılmıştır. Böyle bir yapıda milletin kayıtsız şartsız egemenliğinden bahsetmek mümkün olamayacağı gibi bu halkanın teminat altına aldığı hürriyet, özgürlük, adalet ve eşitlik gibi temel düzenlemeler de bir bir varlığını yitirmektedir. Bu değerlerden yoksun bir toplumun uygarlaşabilmesinin yolu kapanmış ya da bilerek tıkanmış diyebiliriz. Devrim bilerek ve kasıtlı olarak sekteye uğratılmıştır. Devrimin temel hedefi olan başta iç barış olmak üzere bölgemizdeki ve dünyadaki barış tehlike altına girmiştir. Dün Balkanlar da, Rusya da bugün İran da, Mısır da, Afganistan da, Libya da, Filistin de, Irak ta, Suriye de yaşananlar bunun tezahürüdür.

Öyleyse yola 23 Nisan 1920'den yeniden çıkılmalı Türkiye Cumhuriyeti'nde milletin kayıtsız şartsız egemenliği yeniden sağlanmalıdır. Meclis halkın iradesiyle belirlenir hale dönüştürülmeli, millet ile meclis bütünleştirilmelidir. Cumhuriyet'in de, Bağımsızlığın da, Hürriyetin de, Barışın da, Özgürlüğün de, Adaletin de, Eşitliğin de, Demokrasinin de temeli Ulusal Egemenliktir. Ulus egemenliğine sahip çıkmalıdır. 

23 Nisan 2022
Barış Düdü

Günün Diğer Haberleri