EĞİTİM İŞ KEŞAN TEMSİLCİLİK BAŞKANI EROL YAZLA BİRİNCİ YARIYILI DEĞERLENDİRDİ

Eğitim-İş Keşan Temsilcilik Başkanı Erol Yazla, yaptığı yazılı açıklamada 2021-2022 eğitim öğretim yılı 1. dönemini değerlendirdi.

SENDİKA - 2022-01-25 19:00:17

Erol Yazla, eğitim alanında yıllardır yaşanan ve koronavirüs salgınıyla birlikte daha da ağırlaşan sorunların damga vurduğu 2021-2022 Eğitim ve Öğretim Dönemi ilk yarıyılının sona erdiğini belirterek, “6 Eylül 2021'de yüz yüze ve tam zamanlı olarak başlatılan 2021-2022 eğitim öğretim yılı eğitimi geleceğe taşımak bir yana dursun, daha da geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur. Yine virüsün bulaş riskini azaltmak için derslerin ülke genelinde 30 dakikaya düşürülmesi gerekmekteyken 40 dakikalık ders süresinde ısrar edilmiş, okul öncesi için 50 dakika düzenlemesi devam etmiştir. Siyasi iktidara yardımcı personel, hizmetli ve memur ataması yapmayıp okullarımızı bu alanlarda hizmetlerden eksik bırakmıştır. Taşeron işçilerle, İŞKUR üzerinden sağlanan geçici çalışanlarla bu hizmetler sağlanamamaktadır” dedi.

BU BÜTÇE, TASARRUFU EĞİTİMDEN YAPMAYA KARARLI OLDUKLARINI GÖSTERMEKTEDİR
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin, salgın koşullarına rağmen 2022 yılı için 189 milyar 10 milyon TL olarak belirlenen bütçe ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğunu ifade eden Yazla“Bu yetersiz bütçe, yeni dersliklerin inşası için, gereken öğretmen atamaları için, taşımalı eğitim utancını bitirmek için, okulları pandemiye uygun hale getirmek için, köy okullarını aktif hale getirmek için, ihtiyaç sahibi çocuklara tablet, bilgisayar ve internet temin etmek için hazırlanmadığı açıktır. Bu bütçe, ‘itibardan tasarruf olmaz’ diyenlerin, tasarrufu eğitimden yapmaya kararlı olduklarını göstermektedir. Öte yandan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği talimat ile öğrencilerin dini içerikli dersleri seçmeleri konusunda okul müdürlerini yönlendirdiği ortaya çıkmıştır. Müzik, sanat, bilim, yabancı dil, felsefe, spor gibi birçok dalda tercih yapma hakkı varken ilçemizde de Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından dini içerikli seçmeli derslerin seçilmesi için okul idarelerine telkin ve dayatmaların devam ettiğini gözlemlemekteyiz. Eğitimi dinselleştirme faaliyetlerini afet, salgın demeden sürdüren, bunun için her krizi fırsata çeviren siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı, tarikat ve cemaatleri milli eğitim sistemimize dahil etmeye devam etmektedir. Ayrıca MESEM’in (Mesleki Eğitim Merkezi) yaygınlaştırma tanıtımında; ‘Erken yaşta sigortanız yapılıyor’, ‘Fabrikaya okul kuruyoruz’, ‘Genç işsizliği önlüyoruz’ gibi popülist yaklaşımlar gerçeği yansıtmamaktadır. Eğitimde asıl amaç ‘çocuğun üstün yararı’ olması gerekirken, sosyolojik, psikolojik, sistematik hiç bir alt yapısı bulunmayan bir yapbozun içine bugün ve gelecekteki meslek liseleri işlevsizleşecektir. Tüm bunların yanı sıra, ilkokullara görsel sanatlar, müzik ve beden eğitimi öğretmeleri için kadro tanımlamak ve branş öğretmenlerinin ataması yapılmamakta, yaz saati-Kış saati uygulamaları nedeniyle gündemdeki yerini koruyan okul giriş-çıkış saatleri sorunu giderek büyümekte ve bir güvenlik zafiyeti oluşturmaktadır” diye konuştu.

TEK YOL EĞİTİMİN EŞİT, PARASIZ, BİLİMSEL, LAİK VE KAMUSAL NİTELİĞİNİN ARTTIRILMASIDIR

AK Parti iktidarı döneminde, eğitimde piyasa merkezli işletmeci anlayışının yerleştirilmeye çalışıldığı, özel okullara yönelik doğrudan teşvik uygulamalarında ciddi adımlar atılarak kamusal eğitim alanının daraltıldığını dile getiren Erol Yazla“Kamusal kaynaklar, eğitimin ticarileştirilmesi için özel sermayeye aktarılırken kamusal eğitimin niteliği düşürülmüştür. Öğretmenler bu eğitim döneminde de kadrolu, ücretli, sözleşmeli diye kademelendirilerek sömürülürken seçim öncesi AKP'nin defalarca vaat ettiği 3600 ek gösterge rafa kalkmıştır. Öğretmen alımlarında KPSS’de dereceye girmek dahi artık bir kriter olmaktan çıkmış ve mülakat denilen bu garabet sistem temel belirleyici unsur haline gelmiştir. Siyasi iktidar tarafından eğitimin paydaşlarına danışılmadan, öğretmenlerin haklarını ve taleplerini dikkate almadan Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı hazırlanmış ve apar topar Meclis’e sunulmuştur. Öğretmenlik mesleğini yakından ilgilendiren allanarak pullanarak kamuoyuna müjde olarak sunulan ve içi tamamen boş Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun amaca uygun olmamakla birlikte milli eğitimimiz açısından yeni sıkıntılara da yol açma potansiyeline sahiptir. Sonuç olarak, daha önce defalarca söylediğimiz gibi eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların aşılmasının, çocukların nitelikli bir eğitime ulaşabilmesini sağlamak için bugüne kadar izlenen bilimsel olmayan eğitim politikalarını tamamen değiştirmekten geçmektedir. Yaşanan bu olumsuz tablodan çıkışın tek yolu ise eğitimin eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal niteliğinin arttırılmasıdır” ifadelerini kullandı.

Erol Yazla, Eğitim-İş olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulunduklarını kaydederek, “Eğitimin paydaşlarından göstermelik olarak görüş almak yerine, fikirlerimize ve önerilerimize gerçek anlamda kulak vermelisiniz. Bizler Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün gelecek nesilleri emanet etmeye layık bulduğu öğretmenler olarak parasız, bilimsel, laik, çağdaş bir eğitim sistemi için işimiz, ekmeğimiz ve çocuklarımızın geleceği için mücadele etmekten onur duyuyoruz” dedi.

Günün Diğer Haberleri