EĞİTİMCİLER #SAĞLIKLIEĞİTİMİSTİYORUZ BAŞLIĞI İLE TWİTTER ETKİNLİĞİ DÜZENLEDİ

Eğitim İş Sendikasından yapılan açıklamada,27 Eylül Pazartesi günü saat 21:00 ile 22:00 arasında Twitter üzerinden #SaglıklıEğitimİstiyoruz başlığı ile sosyal medya ekinliği gerçekleştirilecek.

SENDİKA - 2021-09-27 21:46:48

Eğitim İş Sendikasından yapılan açıklamada,27 Eylül Pazartesi günü saat 21:00 ile 22:00 arasında Twitter üzerinden #SaglıklıEğitimİstiyoruz başlığı ile sosyal medya ekinliği gerçekleştirilecek.

Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Öğrencilerimizin bir yılı daha çalınsın, biz eğitimcilerin bir yıllık emeği daha boşa gitsin istemiyoruz! Eğitim, yoksul öğrencilerin yok sayılacağı şekilde uzaktan değil, okuldaki herkesin sağlığı hesap edilecek şekilde yüz yüze devam etmelidir. Bunun için derhal atılması gereken adımlar açıktır.

Bakanlığa resmi yollardan ve kamuoyu aracılığıyla defaten duyurduğumuz üzere; yüz yüze eğitimin sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için olmazsa olmaz tedbirler şunlardır:

- Ders süreleri 30 dakika olarak belirlenmelidir. Pedagojik olarak gereksiz uzun olan ders süreleri, pandemide aynı kapalı ortamda daha fazla kalınması açısından da tehlikelidir.

- Sınıflar seyreltilmeli, derslik başına düşen öğrenci sayısı pandemiye uygun hale getirilmelidir. Bilim Kurulu'nun tavsiyeleri dersliklerde 4 metrekareye 1 öğrenci düşmesi gerektiği yönündedir. Buna göre 20 kişilik ideal bir sınıf için o dersliğin en az (öğretmenin alanı da dahil) 85-90 metrekare olması gerekmektedir. Sınıflar seyreltilirken metrekare başına düşen öğrenci sayısı, bu bilimsel yöntemle belirlenmeli, yeni dersliklerin inşaları bu esasa göre yapılmalıdır.

-Peş peşe açılan ancak rağbet olmadığı için kontenjanları büyük ölçüde boş kalan Anadolu imam hatip liselerinde derslik başına düşen öğrenci ortalaması 15 iken genel liselerde 32'dir. Bu adeletsiz dağılım bir an önce düzeltilmelidir.

- Sınıf mevcutlarını düşürmek için derslik inşaları son sürat başlamalı, o derslikler tamamlanana kadar belediyelerin atıl durumdaki uygun binalarını geçici süreyle kullanabilmek için görüşmeler yapılıp ihtimaller değerlendirilmelidir. Toplum sağlığının risk altında olması nedeniyle; özellikle birçok büyükşehirimizde oturulabilecek durumda olduğu halde boş kalan büyük binalar da kamulaştırılmalı, dersliğe dönüştürülmelidir.  

- Sınıf mevcutları azaltıldığında sistemin ihtiyaç duyacağı öğretmen sayısı da artacaktır. Zaten ihtiyaçtan çok azı kadar atama yapan Bakanlık, "eğitimden tasarruf olmaz" diyerek gerekli sayıda öğretmen ataması yapmalıdır.

- 50 kişilik her işyerinde bir sağlık personeli olmak zorundayken, yüzlerce insanın gün boyu durduğu okulların bu açıdan kendi haline bırakılması kabul edilemez. Her okula bir okul doktoru atanmalıdır.

- Okullara kadrolu, yardımcı ve idari personel atanmalı, okulların temizliği emin ellerde olmalıdır.

- Okul öncesi ve ilkokullarda ders başı ve teneffüs saatlerinde sınıflara göre 10-15 dakikalık değişiklikler yapılarak giriş çıkışlarda ve teneffüslerde kalabalık oluşmasının önüne geçilmelidir.

- Her sınıfın salgına uygun bir havalandırma sistemi olmalıdır. Ders aralarında sınıflar düzenli olarak havalandırılmalıdır.

- Her öğrenciye yetecek kadar maske dağıtılmalı, bu dağıtım aksamamalıdır.

- Eğitim enflasyonu nedeniyle beli bükülmüş velilere bir de temizlik malzemesi  yüklenmemelidir. Dezenfektanlar başta olmak üzere tüm hijyen malzemeleri bakanlıklar tarafından okullara temin edilmelidir.   

- Karantinaya alınan sınıflara bakıldığında; birçoğunda velilerin, çocukları Korona semptomu göstermesine rağmen okula gönderdikleri anlaşılmaktadır. Bu konuda velilerin düzenli ve detaylı şekilde bilgilendirilmesi şarttır.

- Eğitim hakkı ile öğrencinin barınma hakkı, ayrılmaz bir bütündür. Öğrenciye sağlıklı barınma imkanının tanımadığı yerde sağlıklı bir eğitimden söz edilemez. 20 yıllık AKP iktidarında Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun yurt sayısının öğrencilerin ihtiyacını karşılama oranı sadece yüzde 7 artmıştır. Sosyal devlet ilkesinin gereği yapılmamış, bu alan açıkça tarikatların fayda sağlayacağı bir zemin yaratılarak terk edilmiştir. Yapılması gereken "Barınamıyoruz" diyen binlerce öğrenciyi marjinalleştirmek yerine, sorunlarına gerçekçi ve çözüm odaklı yaklaşmaktır. "Kimsesizlerin kimsesi" olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bir gencin çocuk yaştan beri ders çalışıp üniversiteyi kazandığında yurt bulamadığı için memleketine döndüğü bir ülke olmamalıdır, olamaz. Devlet, ihtiyaç kadar yurt inşasına hızlı şekilde başlamalıdır. O zamana kadar yine belediyelerin atıl durumdaki binalarından, resmi misafirhanelerden ihtiyaç sahibi öğrencilerimiz bedelsiz olarak faydalandırılmalıdır.  

Bu koşulların sağlanmadığı her gün sadece eğitim emekçileri ve öğrencilerin değil, tüm toplumun sağlığıyla kumar oynanacaktır. Savaşlarda bile hedef alınmayan, dünyanın en güvenli yerleri olması gereken okulların, salgına karşı kaderine terk edilmiş bu halini kabul etmiyoruz! SAĞLIKLI EĞİTİM İSTİYORUZ! 28 Eylül'de hem sorunlar karşısında 3 maymunu oynayan siyasi iktidarı uyarmak hem de kamuoyunun ilgisini bu sorunlara yöneltmek için işyerlerimize "Sağlıklı eğitim istiyoruz" yazan kokartlarla gideceğimizi, ülke genelindeki tüm sendika binalarımıza "sağlıklı eğitim istiyoruz" yazan pankartlar asacağımızı ilan ediyoruz.

Eğitim-İş olarak bu haklı taleplerimizin takipçisi olacağımızın altını çiziyoruz.

Eğitim İş Merkez Yönetim Kurulu

Günün Diğer Haberleri