Birleşik Kamu İş Konfederasyonu ve Eğitim İş Sendikasında Merkez Yönetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuş olan Barış Düdü yazdı...
İlkeleri, hedefleri ve mücadelesi ile yol göstericimiz olan Ulu Önder Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk Sakarya Meydan Muharebesi'nde cephede savaşan birliklere verdiği emirde başlıktaki tarihi cümleyi kurmuş ve onbinlerce vatan evladının yitirildiği savaş, bu taktik, azim ve kararlılıkla zaferle sonuçlanmıştır. Şimdi bu taktik,azim ve kararlılık mücadelemize de ışık olmalıdır.
Bugün görülmektedir ki emek mücadelesi; içteki hainlerle işbirliği yapan sermayenin her gün haklarımızı işgal ettiği, kazanımlarımıza tecavüz ettiği, ucuz iş gücüyle güvencesiz çalıştırıldığımız, fakirleştiğimiz ve bu yetmezmiş gibi aptal yerine konulmaya çalışıldığımız bir sürece evrilmiştir.
İçteki hainler, sendika yöneticisi kisfesi altında makam arabalarına, yüksek maaşlara, mevki ve itibar rüzgarlarına kapılmış, kendilerini satmış, emeğimiz ve alın terimiz üzerinden saltanat sürme hevesine tutulmuşlardır.
Kamu çalışanları adına son toplu sözleşmeden yansıyan sonuçlar bir kırılma noktası haline gelmiştir. %5+7 gibi komik bir zammı haftalardır kamu çalışanlarına süslü sözlerle yutturmaya çalışan Memur Sen ve Kamu Sen, sadece ekmeğimize göz dikenlerle ortak olmakla kalmamış, kendi geleceklerini de sağlama almak için örgütlenme özgürlüğümüzü %1 gibi hukuk dışı bir uygulama ile kısıtlamaya çalışmıştır. Ancak kamu çalışanları bu yaşananların hesabını sormakta karalıdırlar. Bunun en bariz örneği eğitim işkolunda yaşanmış, eğitim öğretimin başlaması ile birlikte 4 gün gibi kısa bir sürede 1000'e yakın emekçi Eğitim-iş'e akın etmiştir.
4 günde yaşananlar göstermektedir ki eğitim emekçileri süreci yakından takip etmiş, umudu ve mücadeleyi Eğitim-iş'te görmüştür. Şimdi bize düşen 50.000 üyemizle birlikte bu tepkiyi örgütlemek ve her işyerine ulaşarak geniş kitlelere yaymaktır.
Peki ne yapılmalıdır?
Şube başkanları ile sınırlı tutulan Profesyonel Yöneticilik yöntemi genel örgütlenme süreci için hiçbir yarar sağlamamakla birlikte yönetimleri kolektif çalışma ruhundan uzaklaştırarak parçalamış, kimi illerde ‘TİRAN’ laşmaya yol açmış, iç barışı bozmuştur. Bu yöntem bizim yapımıza uygun değildir.
Yeni MYK yeni bir örgütlenme modeli üretmeli, yönetimleri kollektif çalışmaya ve dayanışmaya mecbur kılmalıdır.
İşyeri temsilcileri ve ilçe temsilcilikleri acilen bir genelgeyle aktifleştirilmelidir.
Şubelerimiz ve il temsilciliklerimiz en kısa sürede ilçe temsilciliklerimizi/işyeri temsilcilerimizi toplantıya çağırmalı ve gerekli siyasi ve örgütsel doktirinler aktarılarak her işyerinde örgütlenmenin yolları geliştirilmelidir.
İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Antalya, Adana, Mersin, Balıkesir, Manisa, Kocaeli gibi illerde bir kişinin profesyonel olmasıyla bu rüzgar yönetilemez. Iskalarız!
Sendikamız özveri ve kararlılık ile kurulmuş ve yükseltilmiştir. Ancak özverinin doğuracağı sorumluluk ve bedel tabanla bölüşülmelidir. Bunun tek yolu topyekûn seferberlik ilan etmektir. Şimdi ihtiyacımız olan ‘hattı müdafa değil sathı müdafa’ ruhudur. Her işyeri kendi cephesinde ortak hedef için mücadele etmelidir. Her zaman hep birlikte söylediğimiz gibi "Kazananlar mücadele edenler olacaktır." Eğitim-iş’te bu inanç ve kararlılık her zaman vardır.
Barış Düdü