Tüm dünyayı etkisine alan kovid-19 salgını bütün tedbirlere rağmen yayılmaya devam etmekte, salgının önüne geçmek için pek çok ülke çalışma hayatı ve günlük yaşamla ilgili olarak kapsamlı kısıtlama kararları almaktadır.
Türkiye kovid-19 salgını ile ilgili her ne kadar sınırlı tedbirler alsa da, virüsün yayılmasını engellemek için giderek genişleyen kısıtlama kararlarının olduğu bilinmektedir. Salgının yayılma hızını kesmek için eğitim öğretime ara verilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesine rağmen öğretmenlerin haftada bir gün okula çağrılması dikkat çekicidir.
Kovid-19 salgınının yayılma hızı ve etkileme alanı giderek genişlerken, öğretmenleri haftada bir gün okula çağırmak ya da öğretmenlerin çeşitli kurslar için yüz yüze eğitime katılmalarının istenmesi kabul edilemez. Bu durumun son örneği Adana’da yaşanmıştır. Adana’da MEBSİS üzerinden yapılan bir duyuruyla öğretmenlerin 14-18 Aralık 2020 tarihleri arasında ‘Temel Kodlama Eğitimi Kursu’ almak için bir okulda toplanmasına ve öğretmenlerin HES kodu sorgulanarak kursa alınmasına karar verilmiştir. Salgının en yoğun olduğu bir dönemde böyle bir kararın hangi ihtiyaç doğrultusunda alındığını anlamak mümkün değildir.
Türkiye gerçek vaka sayılarını açıklamaya başladığı günden bu yana, dünya çapında en çok vakanın görüldüğü ilk üç ülke arasında yer almasına rağmen, hayata geçirilen bu tür ayrımcı uygulamalar ile eğitim emekçilerinin virüsün kucağına itilmesi kabul edilemez. Kovid-19 salgını ile gerçekten mücadele edilmek isteniyorsa zorunlu alanlar dışındaki bütün alanlarda en az iki haftalık tam kapanma hayata geçirilmeli, bu süreçte eğitim kurumlarında bulaş riskini arttıran her türlü etkinliğe son verilmelidir.
Eğitim Sen olarak sonradan telafi edilmesi mümkün olmayacak riskler taşıyan bu kararın geri alınmasını ve tek bir eğitim emekçisinin bile hayatının riske atılmamasını talep ediyoruz.