Bilindiği üzere okullarda yüz yüze eğitim başladı. Okul öncesi ve 1. sınıflar dönüşümlü olarak okula gidiyorlar. Şu an ilkokullarda hem öğretmenler hem de öğrenciler var.
Okullarda yoğunluk oluşmasın, insan sayısı az olsun diye Bakanlık sınıfların bölünerek 2'şer gün okulda yüz yüze eğitim yapılmasını istedi.
Koronavirüs tedbirleri kapsamında şu ana kadarki uygulamada herhangi bir sorun görünmüyor. Sorun diğer öğretmenlerin de okula girip çıkmasıyla başlıyor.
Bir okul düşünün. Okulda öğretmenler ve öğrenciler ders yapıyor. Diğer kademelerdeki öğretmenler ise evden canlı ders yapıyor. Fakat bazı okul yöneticileri canlı dersin olmadığı günlerde öğretmenleri okula çağırıyor, okulda beklemelerini söylüyor. Doğal olarak okuldaki insan sayısı artarken, koronavirüs tehlikesi de artmış oluyor.
Örneğin ilkokul/ortaokul tek binayı kullanan Atatürk Ortaokulunda görevli Türkçe öğretmeninin pazartesi, salı, perşembe ve cumartesi günleri canlı dersi var.
Okul idaresi diyor ki senin çarşamba ve cuma günleri canlı dersin yok. Sabahtan okula gel, öğlene kadar kal.
Ama bu sırada okulda yüz yüze eğitim nedeniyle öğrenciler ve öğretmenler var.
MEB'den bu konudaki uygulama konusunda detaylı bir yazı gönderilmesini bekliyoruz.
Canlı dersi olan öğretmen evinde imkanı varsa canlı dersine evinden devam etmeli.
Yüz yüze eğitimi olan öğretmen, koronavirüs tedbirleri çerçevesinde yüz yüze eğitime devam etmeli.
Fakat bu iki grubu bir okulda, bir odada toplamak mantığa terstir.
Öğretmen hem canlı ders yapsın, hem de yüz yüze eğitim yapan diğer öğretmenlerle birlikte aynı öğretmenler odasında boş boş beklesin.
Bu tarz mantığı olmayan uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir.
Amaç sadece öğrenciye en iyi şekilde ulaşmak ve eğitim vermek olmalıdır.
Öğretmenlerimiz bu konuda üstüne düşüni en iyi şekilde yapacaktır...
Kaynak:mebpersonel.com