Birgün gazetesinden Meral Danyıldız'ın haberi-İLKÖĞRETİM, ortaöğretim ve liselerde koronavirüs sebebiyle uzaktan eğitime geçilmesi sistemin nasıl işleyeceğiyle alakalı soru işaretlerini de beraberinde getirdi. 23 Mart’tan itibaren başlayacak olan uygulama, sisteme ulaşım konusunda problem yaşayacak olan çocukların ne yapacağıyla ilgili merak uyandırıyor.

Sisteme ulaşılamayabilir

Konuya ilişkin BirGün’e konuşan Ali Taştan, sisteme ulaşamayan çocukların olabileceğini kaydetti. Sisteme ulaşan çocukların ise bunu bir rehber vasıtasıyla gerçekleştirmesi gerektiğini ifade eden Taştan, “Yüz yüze eğitimle elde edilen verim uzaktan eğitimle elde edilemeyecek. MEB de zorunlu olarak böyle bir önlem aldı. Evlerinde bu altyapı olmayan, EBA’ya ulaşamayacak, cihazları veya interneti olmayan çocuklar çoğunlukta olabilir. Bundan dolayı da bir kısmı da ulaşamayacaktır. Özellikle çalışan ve EBA’yı bilmeyen velilerin bunu kullanması çok kolay gibi görünmüyor. Bir de bununla ilgili TRT ve EBA üzerinden yayın yapılacak. Yayın yapılacak 12 sınıf olduğunu düşünürsek, hangi dersler hangi saatlerde ve çocuklar bunu tam olarak takip edebilecek mi? Ya da bakanlık tüm dersleri verebilecek mi? Bunlar uygulamada ortaya çıkacak” dedi.


Telafi eğitimleri yapılabilir

Çocukların okula döndüklerinde bir kayıpla başlamış olacaklarını aktaran Taştan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer her şey normal giderse belki haziran ayında telafi eğitimleri yapılabilir. EBA, ödevlerin yapılması, testlerin çözülmesi için sağlıklı olabilir. Online bir durum da söz konusu değil. Çocuk yalnızca izleyecek. Burada küçük yaştaki çocukların dikkatini toplaması mümkün olmayacak. O açıdan dezavantajlı olacağını düşünüyorum ama üniversiteye hazırlanan çocuklar bu süreyi daha verimli kullanabilirler.”

Öğrencilerin toplam iki hafta okuldan uzak kalacağını ifade eden Taştan, “Zaten nisanda bir hafta planlanmış tatil vardı. Bu bir haftalık uzaktan eğitimi çocukların tamamının aldığını varsaymadan bence öğretmenlerin konulara kaldıkları yerden devam etmeleri gerekiyor. Bu süreç içerisinde elbette böyle bir eğitim yapılabilir ama çok sağlıklı ve verimli geçeceğini düşünmüyorum” dedi.

Bölgesel düşünülebilirdi

Eğitimci Yazar Ünal Özmen ise üniversitelerin tatil edilmesiyle birlikte kentler arasındaki öğrenci akışına dikkat çekerek, “Uzaktan eğitim 182 günlük işgücünün içerisinde mi yoksa dışarısında mı sayılacak bu henüz açıklığa kavuşmuş değil. Fakat bu kısa sürede, çocuğu da motive edebilecek bir şey var. Esas sorumuz okul süresine eklenip eklenmeyeceği. Kaldı ki zamanı da çok belli değil. Türkiye’de hastalığın nasıl seyredeceğine dair bir öngörü yok. Bir de bu durum bölgesel olarak düşünülebilirdi. Risk bölgelerinde böyle bir yönteme gidilebilirdi” dedi.

İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerin daha riskli olduğunu ifade eden Özmen “Riskin çok az, düşük olduğu yerlerde eğitime devam edilebilir miydi? Dışarıyla daha az iletişimi olan, izole kentler var. Üniversiteler kentler arasında bir akış sağlıyor. Bu virüs daha önceden var idiyse, biz bu hastalığı başka bir yere taşımış olamaz mıyız? Bu durumda okullarda doğrudan bu tür önlemleri alıp, bu hareketliliği engellemek mümkün müydü?” sorusunu sordu.