PISA TÜRKİYE RAPORU AÇIKLANDI

Pisa Türkiye raporu yayınlandı.

EĞİTİM - 2019-12-03 10:39:38

Pisa Türkiye raporu yayınlandı.

Rapora ulaşmak için tıklayınız

 

PISA 2018 uygulaması Türkiye’de 6890 öğrencinin katılımı ile bilgisayar tabanlı olarak gerçekleştirilmiştir. Uygulama basamakları aşağıda sunulmuştur. 1. PISA 2018 uygulaması için geliştirilen yeni test maddeleri ve anket soruları, çevirisi yapıldıktan sonra alan uzmanlarınca incelenerek son hali verilmiştir. 2. Örneklem için seçilen okulların uygulamaya hazır hale getirilmesi amacıyla il yöneticileri ve okul yöneticilerinin katıldığı eğitim toplantıları düzenlenmiştir. 1.3 PISA 2018 Türkiye Uygulaması 3. Öğrencilerin bilgisayar üzerinden soruları cevaplandırırken sistemin çalışması ve bilgisayarda yaşanabilecek sorunlara karşı öğrencilere yardımcı olması için test uygulayıcıları görevlendirilmiştir. Bu uygulama ile olası veri kaybının en aza indirilmesi hedeflenmiştir. 4. Uygulama sonrasında öğrenciler tarafından cevaplanan açık uçlu soruların puanlanması alan uzmanlarınca yapılarak veriler Uluslararası Merkez’e iletilmiştir. PISA 2018’e 79 ülke ve ekonomide 15 yaş grubundaki 32 milyon öğrenciyi temsilen 600.000’den fazla öğrenci katıldı. PISA uygulamalarında okul örneklemi, tabakalı seçkisiz örnekleme yöntemiyle belirlenmektedir. PISA 2018 uygulamasının Türkiye örneklemini belirlemede okullar okul türü, İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) Düzey 1, okulun idari biçimi, okulun konumu ve cinsiyet dağılımı tabakaları kullanılmıştır. Okulların belirlenmesinin ardından seçilen okullarda uygulamaya katılacak olan öğrenciler seçkisiz olarak belirlenmiştir. PISA 2015 uygulamasına Türkiye’de İBBS Düzey 1’e göre 12 bölgeyi temsil eden 186 okul ve 6890 öğrenci katılmıştır. PISA 2018 Türkiye örnekleminde yer alan öğrencilerin İBBS Düzey 1 bölgelerine dağılımları Şekil 3’te verilmiştir. Şekil 3’te görüldüğü gibi, PISA 2018 örneklemindeki öğrencilerin bölgelere göre katılım oranları %1,6 ile %20,2 arasında değişmektedir. 15 yaş grubu öğrenciler düzeyinde en çok öğrenciye sahip olan İstanbul Bölgesindeki öğrenciler örneklemin %20,2’sini oluşturmaktadır. Diğer taraftan hedef yaş grubundaki öğrenci sayısının en az olduğu Batı Anadolu’da, uygulamaya katılan öğrenciler tüm örneklemin %1,6‘sını oluşturmaktadır.

PISA 2018 Türkiye örnekleminin okul türlerine göre dağılımı Grafik 1’de verilmiştir. Grafik 1’de görüldüğü gibi, PISA 2018 uygulamasında temsil edilen 15 yaş grubu öğrencilerin %43,7’si Anadolu lisesi, %31,1’i mesleki ve teknik Anadolu lisesi ve %13,7’si Anadolu imam hatip lisesinde eğitim almaktadır. Fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, çok programlı Anadolu liseleri ve Anadolu güzel sanatlar liselerinde eğitim alan öğrenciler, PISA 2018 Türkiye örnekleminin %11,2’sini oluşturmaktadır. Hedef gruptaki öğrencilerin %0,3’ü ise ortaokul düzeyinde eğitimine devam etmektedir. Türkiye örnekleminin %49,6’sını kız öğrenciler, %50,4’ünü erkek öğrenciler oluşturmaktadır. Cinsiyet grupları açısından Türkiye örnekleminde oldukça dengeli bir dağılım görülmektedir. Örneklemdeki öğrencilerin sınıf düzeyindeki dağılımları incelendiğinde ise %78,8’inin 10.sınıf, %17,7’sinin 9. sınıf ve %2,9’unun 11. sınıfta eğitime devam ettiği belirlenmiştir. Diğer sınıf düzeylerindeki öğrencilerin toplam oranı ise %1’in altındadır. 

2018 PISA UYGULAMASINDA TÜRKIYE’NIN PERFORMANSI: GENEL DEĞERLENDIRME

PISA 2018 TÜRKIYE ÖN RAPORU 22

 

2018 PISA UYGULAMASINDA TÜRKIYE’NIN PERFORMANSI:

GENEL DEĞERLENDIRME PISA 2018 TÜRKIYE ÖN RAPORU 22

Türkiye, PISA 2018’de PISA 2015’e göre
matematik ve fen alanlarında ortalama
puanını en çok artıran ülke olmuştur.
Okuma becerileri alanında ise iki uygulama
arasında puanını en çok artıran ikinci
ülkedir. Bu sonuçlar, Türkiye’nin her üç
bilişsel alandaki performansında da önemli
bir iyileşme olduğunu göstermektedir. 

Bu bölümde Türkiye’nin PISA 2018 uygulamasında gösterdiği performans çeşitli açılardan değerlendirilmiştir. PISA kapsamında değerlendirilen okuma becerileri, matematik ve fen okuryazarlığı alanlarında Türkiye’nin performansı diğer ülkeler ve geçmiş uygulama sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Yeterlik düzeylerinde bulunan öğrenci oranlarındaki değişim detaylı olarak incelenmiştir. Ayrıca, sosyoekonomik düzeyin öğrencilerin performansı üzerindeki etkisi ve cinsiyet grupları arasındaki farklar OECD ortalamaları ile kıyaslanarak analiz edilmiştir. a. Türkiye’nin Her Üç Alandaki Okuryazarlık Performansı Önemli Ölçüde İyileşmiştir Türkiye, 2018 PISA uygulamasında ağırlıklı alan olan okuma becerilerinde ortalama puanını 466’ya çıkarmıştır. PISA 2015 uygulamasında 428 olan ortalama okuma becerileri puanının 466’ya ulaşması, bu alanda Türkiye’deki iyileşmenin önemli bir göstergesidir. Türkiye, okuma becerilerinde elde ettiği 466 ortalama puan ile katılımcı ülke ve ekonomilerin ortalamasının (453) üzerinde yer almıştır. Okuma becerileri alanında Türkiye gösterdiği performans ile 79 ülke arasında 40. sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 31. sırada bulunmaktadır. Katılımcı ülke sayısı artmasına rağmen Türkiye, okuma becerileri alanında 50. sıradan 40. sıraya yükselmiştir. PISA 2018’de PISA 2015’e göre okuma becerileri alanında ortalama puanını en çok artıran ikinci ülke Türkiye olmuştur. Matematik okuryazarlığında Türkiye, ortalama puanını 454’e çıkararak bugüne kadar PISA uygulamalarındaki en yüksek ortalama puanını elde etmiştir. PISA 2015 uygulamasında 420 olarak hesaplanan ortalama matematik puanının 2018 yılında 454’e çıkması Türkiye’nin performansını artırdığının bir göstergesidir. Türkiye’nin matematik okuryazarlığı ortalama puanı, katılımcı ülke ve ekonomilerin ortalama puanına (459) oldukça yakın düzeydedir. Türkiye, matematik okuryazarlığı alanındaki performansı ile 79 ülke arasında 42. sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 33. sırada yer almıştır. Katılımcı ülke sayısı artmasına rağmen Türkiye, okuma becerileri alanında 50. sıradan 42. sıraya yükselmiştir. PISA 2018’de PISA 2015’e göre matematik alanında ortalama puanını en çok artıran ülke Türkiye olmuştur. Türkiye, fen okuryazarlığı alanında ortalama puanını 468’e çıkarmıştır. Bu ortalama puan ile Türkiye bugüne kadar PISA uygulamalarında elde ettiği en yüksek ortalama puana ulaşmıştır. Ayrıca, Türkiye’nin PISA 2015 uygulamasında 425 olan ortalama fen puanının 2018 yılında 468’e çıkarması fen alanındaki performansını geliştirdiğini göstermektedir. Elde ettiği 468 ortalama puanla Türkiye, fen okuryazarlığında katılımcı ülke ve ekonomilerin ortalamasının (458) üzerinde bulunmaktadır. Bu alanda Türkiye, 79 ülke arasında 39. sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 30. sırada yer almıştır. Katılımcı ülke sayısı artmasına rağmen Türkiye, okuma becerileri alanında 54. sıradan 39. sıraya yükselmiştir. PISA 2018’de PISA 2015’e göre fen alanında ortalama puanını en çok artıran ülke Türkiye’dir. Türkiye, PISA 2018’de PISA 2015’e göre performansını her üç alanda da anlamlı ölçüde artıran üç ülkeden biri olmuştur. b. Üst Yeterlik Düzeylerinde Bulunan Öğrenci Oranları Artmıştır PISA’da ülke ve ekonomilerin performansı hakkında önemli görülen diğer bir unsur, öğrencilerin tanımlanan yeterlik düzeylerinde bulunma oranlarıdır. PISA uygulamalarında ikinci yeterlik düzeyi, öğrencilerin ilgili alanda temel becerileri gösterdiği düzey olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle ikinci yeterlik düzeyi ve üzerindeki yeterlik düzeylerinde bulunan öğrenci oranları ülke ve ekonomilerin performansına ait ayrı bir gösterge olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin ikinci ve üzerindeki yeterlik düzeylerindeki öğrenci oranlarının PISA 2018’de PISA 2015’e göre önemli ölçüde arttığı görülmüştür. Bu sonuç, Türkiye’de okuryazarlık açısından temel ve daha gelişmiş becerileri gösteren öğrenci oranlarında dikkat çekici artış olduğunu göstermektedir. Okuma becerileri alanında Türkiye’nin ikinci düzey ve üzerinde bulunan öğrenci oranı 2015 yılına göre %13,9 artış göstererek %73,9’a ulaşmıştır. Ayrıca, daha yüksek yeterlik düzeylerindeki öğrenci oranlarında da önemli artış görülmüştür. Dördüncü yeterlik düzeyindeki öğrenci oranı %5,7’den %13,5’e, beşinci yeterlik düzeyindeki öğrenci oranı %0,6’dan %3,1’e ulaşmıştır. PISA 2018 TÜRKIYE ÖN RAPORU 23 Matematik okuryazarlığında ikinci düzey ve üzerinde bulunan öğrenci oranının 2015 yılına göre %14,7 arttığı belirlenmiştir. Bu artışla birlikte matematik okuryazarlığında ikinci düzey ve üzerinde bulunan öğrenci oranı %63,3’e ulaşmıştır. Üçüncü yeterlik düzeyinde bulunan öğrenci oranı %16,3’ten %20,4’e, dördüncü yeterlik düzeyinde %5,9’dan %10,9’a, beşinci yeterlik düzeyinde ise %1,1’den %3,9’a çıkmıştır. Fen okuryazarlığında ikinci düzey ve üzerinde bulunan öğrenci oranı ise 2015 yılına göre %19,2 artmış ve %74,9’a ulaşmıştır. Özellikle üçüncü yeterlik düzeyindeki öğrenci oranının %19,1’den %27,3’e ve dördüncü yeterlik düzeyindeki öğrenci oranının %4,8’den %12,3’e çıkması dikkat çekicidir. Beşinci yetenek düzeyinde bulunan öğrenci oranının da %0,3’ten %2,3’e çıktığı belirlenmiştir. c. Sosyoekonomik Düzeyin Öğrenci Performansı Üzerindeki Etkisi Görece Düşüktür Sosyoekonomik düzeyin eğitim çıktıları üzerindeki etkisinin düşük düzeyde olması, eğitimde eşitlik açısından önem teşkil etmektedir. PISA uygulamalarında öğrencilerin sosyoekonomik düzeyleri ile performansları arasındaki ilişki incelenmekte ve ülkelerin bu konudaki durumları değerlendirilmektedir. PISA 2018’te ağırlıklı alanın okuma becerileri olması nedeniyle okuma becerileri puanları ile sosyoekonomik düzey arasındaki ilişki incelenmiştir. Türkiye’de öğrencilerin sosyoekonomik düzeylerinin okuma becerileri puanlarını açıklama oranı OECD ortalamasının altındadır. Bu sonuç, Türkiye’de sosyoekonomik farkların okuma becerileri üzerinde görece düşük etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Sosyoekonomik farkların etkisinin düşük olması Türkiye’de eğitim eşitliği konusundaki iyileşmenin bir göstergesidir. d. Okul Türleri ve Bölgeler Arasındaki Başarı Farkları Devam Etmektedir Türkiye’nin PISA 2018’de gösterdiği performans artışı okul türlerinin birçoğunda görülen performans artışının bir sonucudur. Birçok okul türünde ortalama puanlar artmıştır ancak okullar arası başarı farkları önemli ölçüde varlığını devam ettirmektedir. Fen liseleri ve sosyal bilimler liseleri Türkiye ve OECD ortalamasının üzerinde performans göstermektedir. Anadolu liselerinde eğitim alan öğrenciler, her üç alanda da Anadolu imam hatip liseleri ve mesleki ve teknik Anadolu liselerinde eğitim alan öğrencilerden daha yüksek performans göstermiştir. PISA 2018’de elde edilen performans artışı tüm bölgelerde görülen performans artışı aracılığıyla gerçekleşmiştir. Bölgelerimizde hesaplanan ortalama puanları her üç alanda da 2015’e göre önemli ölçüde artmıştır. Bununla birlikte bölgeler arasındaki önemli başarı farkları görülmeye devam etmektedir. Okuma puanlarının bölgelere göre dağılımı incelendiğinde, Batı Anadolu, Ege, İstanbul ve Batı Marmara bölgelerinde eğitim alan öğrencilerin ortalama puanlarının her üç alanda da daha yüksek olduğu görülmektedir. Farklı bölgelerde eğitimlerine devam eden öğrencilerin puanları arasında her üç alanda da 65 puan ve üzerinde farklar olduğu belirlenmiştir.   Bu bölümde Türkiye’nin PISA 2018 uygulamasında gösterdiği performans çeşitli açılardan değerlendirilmiştir. PISA kapsamında değerlendirilen okuma becerileri, matematik ve fen okuryazarlığı alanlarında Türkiye’nin performansı diğer ülkeler ve geçmiş uygulama sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Yeterlik düzeylerinde bulunan öğrenci oranlarındaki değişim detaylı olarak incelenmiştir. Ayrıca, sosyoekonomik düzeyin öğrencilerin performansı üzerindeki etkisi ve cinsiyet grupları arasındaki farklar OECD ortalamaları ile kıyaslanarak analiz edilmiştir. a. Türkiye’nin Her Üç Alandaki Okuryazarlık Performansı Önemli Ölçüde İyileşmiştir Türkiye, 2018 PISA uygulamasında ağırlıklı alan olan okuma becerilerinde ortalama puanını 466’ya çıkarmıştır. PISA 2015 uygulamasında 428 olan ortalama okuma becerileri puanının 466’ya ulaşması, bu alanda Türkiye’deki iyileşmenin önemli bir göstergesidir. Türkiye, okuma becerilerinde elde ettiği 466 ortalama puan ile katılımcı ülke ve ekonomilerin ortalamasının (453) üzerinde yer almıştır. Okuma becerileri alanında Türkiye gösterdiği performans ile 79 ülke arasında 40. sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 31. sırada bulunmaktadır. Katılımcı ülke sayısı artmasına rağmen Türkiye, okuma becerileri alanında 50. sıradan 40. sıraya yükselmiştir. PISA 2018’de PISA 2015’e göre okuma becerileri alanında ortalama puanını en çok artıran ikinci ülke Türkiye olmuştur. Matematik okuryazarlığında Türkiye, ortalama puanını 454’e çıkararak bugüne kadar PISA uygulamalarındaki en yüksek ortalama puanını elde etmiştir. PISA 2015 uygulamasında 420 olarak hesaplanan ortalama matematik puanının 2018 yılında 454’e çıkması Türkiye’nin performansını artırdığının bir göstergesidir. Türkiye’nin matematik okuryazarlığı ortalama puanı, katılımcı ülke ve ekonomilerin ortalama puanına (459) oldukça yakın düzeydedir. Türkiye, matematik okuryazarlığı alanındaki performansı ile 79 ülke arasında 42. sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 33. sırada yer almıştır. Katılımcı ülke sayısı artmasına rağmen Türkiye, okuma becerileri alanında 50. sıradan 42. sıraya yükselmiştir. PISA 2018’de PISA 2015’e göre matematik alanında ortalama puanını en çok artıran ülke Türkiye olmuştur. Türkiye, fen okuryazarlığı alanında ortalama puanını 468’e çıkarmıştır. Bu ortalama puan ile Türkiye bugüne kadar PISA uygulamalarında elde ettiği en yüksek ortalama puana ulaşmıştır. Ayrıca, Türkiye’nin PISA 2015 uygulamasında 425 olan ortalama fen puanının 2018 yılında 468’e çıkarması fen alanındaki performansını geliştirdiğini göstermektedir. Elde ettiği 468 ortalama puanla Türkiye, fen okuryazarlığında katılımcı ülke ve ekonomilerin ortalamasının (458) üzerinde bulunmaktadır. Bu alanda Türkiye, 79 ülke arasında 39. sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 30. sırada yer almıştır. Katılımcı ülke sayısı artmasına rağmen Türkiye, okuma becerileri alanında 54. sıradan 39. sıraya yükselmiştir. PISA 2018’de PISA 2015’e göre fen alanında ortalama puanını en çok artıran ülke Türkiye’dir. Türkiye, PISA 2018’de PISA 2015’e göre performansını her üç alanda da anlamlı ölçüde artıran üç ülkeden biri olmuştur. b. Üst Yeterlik Düzeylerinde Bulunan Öğrenci Oranları Artmıştır PISA’da ülke ve ekonomilerin performansı hakkında önemli görülen diğer bir unsur, öğrencilerin tanımlanan yeterlik düzeylerinde bulunma oranlarıdır. PISA uygulamalarında ikinci yeterlik düzeyi, öğrencilerin ilgili alanda temel becerileri gösterdiği düzey olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle ikinci yeterlik düzeyi ve üzerindeki yeterlik düzeylerinde bulunan öğrenci oranları ülke ve ekonomilerin performansına ait ayrı bir gösterge olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin ikinci ve üzerindeki yeterlik düzeylerindeki öğrenci oranlarının PISA 2018’de PISA 2015’e göre önemli ölçüde arttığı görülmüştür. Bu sonuç, Türkiye’de okuryazarlık açısından temel ve daha gelişmiş becerileri gösteren öğrenci oranlarında dikkat çekici artış olduğunu göstermektedir. Okuma becerileri alanında Türkiye’nin ikinci düzey ve üzerinde bulunan öğrenci oranı 2015 yılına göre %13,9 artış göstererek %73,9’a ulaşmıştır. Ayrıca, daha yüksek yeterlik düzeylerindeki öğrenci oranlarında da önemli artış görülmüştür. Dördüncü yeterlik düzeyindeki öğrenci oranı %5,7’den %13,5’e, beşinci yeterlik düzeyindeki öğrenci oranı %0,6’dan %3,1’e ulaşmıştır. PISA 2018 TÜRKIYE ÖN RAPORU 23 Matematik okuryazarlığında ikinci düzey ve üzerinde bulunan öğrenci oranının 2015 yılına göre %14,7 arttığı belirlenmiştir. Bu artışla birlikte matematik okuryazarlığında ikinci düzey ve üzerinde bulunan öğrenci oranı %63,3’e ulaşmıştır. Üçüncü yeterlik düzeyinde bulunan öğrenci oranı %16,3’ten %20,4’e, dördüncü yeterlik düzeyinde %5,9’dan %10,9’a, beşinci yeterlik düzeyinde ise %1,1’den %3,9’a çıkmıştır. Fen okuryazarlığında ikinci düzey ve üzerinde bulunan öğrenci oranı ise 2015 yılına göre %19,2 artmış ve %74,9’a ulaşmıştır. Özellikle üçüncü yeterlik düzeyindeki öğrenci oranının %19,1’den %27,3’e ve dördüncü yeterlik düzeyindeki öğrenci oranının %4,8’den %12,3’e çıkması dikkat çekicidir. Beşinci yetenek düzeyinde bulunan öğrenci oranının da %0,3’ten %2,3’e çıktığı belirlenmiştir. c. Sosyoekonomik Düzeyin Öğrenci Performansı Üzerindeki Etkisi Görece Düşüktür Sosyoekonomik düzeyin eğitim çıktıları üzerindeki etkisinin düşük düzeyde olması, eğitimde eşitlik açısından önem teşkil etmektedir. PISA uygulamalarında öğrencilerin sosyoekonomik düzeyleri ile performansları arasındaki ilişki incelenmekte ve ülkelerin bu konudaki durumları değerlendirilmektedir. PISA 2018’te ağırlıklı alanın okuma becerileri olması nedeniyle okuma becerileri puanları ile sosyoekonomik düzey arasındaki ilişki incelenmiştir. Türkiye’de öğrencilerin sosyoekonomik düzeylerinin okuma becerileri puanlarını açıklama oranı OECD ortalamasının altındadır. Bu sonuç, Türkiye’de sosyoekonomik farkların okuma becerileri üzerinde görece düşük etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Sosyoekonomik farkların etkisinin düşük olması Türkiye’de eğitim eşitliği konusundaki iyileşmenin bir göstergesidir. d. Okul Türleri ve Bölgeler Arasındaki Başarı Farkları Devam Etmektedir Türkiye’nin PISA 2018’de gösterdiği performans artışı okul türlerinin birçoğunda görülen performans artışının bir sonucudur. Birçok okul türünde ortalama puanlar artmıştır ancak okullar arası başarı farkları önemli ölçüde varlığını devam ettirmektedir. Fen liseleri ve sosyal bilimler liseleri Türkiye ve OECD ortalamasının üzerinde performans göstermektedir. Anadolu liselerinde eğitim alan öğrenciler, her üç alanda da Anadolu imam hatip liseleri ve mesleki ve teknik Anadolu liselerinde eğitim alan öğrencilerden daha yüksek performans göstermiştir. PISA 2018’de elde edilen performans artışı tüm bölgelerde görülen performans artışı aracılığıyla gerçekleşmiştir. Bölgelerimizde hesaplanan ortalama puanları her üç alanda da 2015’e göre önemli ölçüde artmıştır. Bununla birlikte bölgeler arasındaki önemli başarı farkları görülmeye devam etmektedir. Okuma puanlarının bölgelere göre dağılımı incelendiğinde, Batı Anadolu, Ege, İstanbul ve Batı Marmara bölgelerinde eğitim alan öğrencilerin ortalama puanlarının her üç alanda da daha yüksek olduğu görülmektedir. Farklı bölgelerde eğitimlerine devam eden öğrencilerin puanları arasında her üç alanda da 65 puan ve üzerinde farklar olduğu belirlenmiştir.  

PISA 2018: OKUMA BECERİLERİ ALANI 

26 Okuma becerisinin önemi, teknolojinin büyüyen etkisi ve hızlı değişimiyle son yıllarda önemli ölçüde artmıştır. Bireysel gelişim, akademik başarı, ekonomik katılım ve vatandaşlık gibi alanlarda 20 yıl önce ihtiyaç duyulan okuma becerisi ile günümüzde ihtiyaç duyulan okuma becerisi nitelik ve içerik açısından farklıdır. Günümüzde sadece yazılı kaynaklardan değil aynı zamanda elektronik kaynaklardan da okuma yapılmaktadır. Bireyler internetin ve iletişim araçlarının olmadığı dönemde bir sorunun cevabını bilmediklerinde ansiklopedi ve benzeri kaynaklardan cevabı bulur ve genellikle bulduğu cevabın doğru olduğunu düşünürlerdi. Ancak günümüzde dijital arama motorları, cevabını aradıkları sorularla ilgili bireylere milyonlarca cevap sunmaktadır ve bu cevapların hangisinin doğru ve bilimsel olduğunu anlamak artık bireyin kendisine bağlıdır. Bu durum bireylere her zamankinden daha fazla okuryazar olma sorumluluğu vermektedir. Okuryazarlık ise farklı kaynakların kullanılmasını, belirsizlik içinde yön bulabilmeyi, gerçek ve algı arasındaki farkı belirleyebilmeyi gerektirmektedir. PISA kapsamında okuma becerilerini değerlendirmek için kullanılan yöntemler, okumanın niteliğinde oluşan bu değişikliklere uyum göstermek amacıyla güncellenmiştir. Yapılan güncellemelerin bazıları şu şekilde özetlenebilir (OECD, 2019b): Son on yıllık süreçte dijitalleşme alanında hızlı bir değişim yaşanmıştır. Okuma becerilerinin ağırlıklı alan olduğu 2009 yılında OECD ülkelerinde öğrencilerin %15’i evlerinde internet erişimi olmadığını belirtmiştir. Bu oran, 2018 itibarı ile %5’in altına düşmüştür. İnternet servislerinin çeşitliliğindeki gelişim ve mobil internet servislerinin yaygınlaştırılması sayesinde internet servislerine ulaşımda önemli bir değişim meydana gelmiştir. İletişimin hızlı bir şekilde dijitalleşmesi, genç bireylerin gelecekteki mesleklerinde ve sosyal etkileşimlerinde önemli değişimlere yol açmıştır. Örneğin teknolojinin değişmesi; evde, okulda veya işyerinde insanların bilgiyi okuma ve bilgiyi aktarma yöntemlerini değiştirmiştir. PISA 2018 uygulamasında yer alan bilgi ve iletişim teknolojileri anket sonuçlarına göre 2012 ve 2018 yılları arasında öğrencilerin çevrimiçi ortamlarda geçirdikleri zaman 1 saatten fazla bir sürede artmıştır. Günümüzde öğrenciler, hafta içi ortalama 3 saat, hafta sonu ise ortalama 3,5 saat çevrimiçi ortamlarda zaman geçirmektedir. Diğer taraftan öğrencilerin boş vakitlerinde kitap, dergi ve gazete okuma sıklıkları önemli ölçüde azalmıştır. Bunun yerine öğrenciler çeşitli internet sitelerini kullanarak çevrimiçi sohbeti, haberleri veya kısa bilgilendirici metinleri tercih etmektedirler. 

Günün Diğer Haberleri