Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın’ın cüzdanında kaç lira var?

Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın’ın cüzdanında kaç lira var?

SENDİKA - 2019-08-21 11:06:12

Mektepli gazete yazarı Eğitimci Ali Taştan yazdı-
Türk-İş başkanı Ergün Atalay’ın kamu çalışanlarına yapılacak maaş için hükümetle oturduğu pazarlık masasında, mikrofon kazasına uğramasıyla sendikaların ve konfederasyonların işlevi konuşulmaya/tartışılmaya başlandı.
Günlerdir Bakan’a “İşi hemen bağladık, yoksa uzayacaktı” diye fısıldayan Türk-İş Başkanı’nın işçileri masada bıraktığı gündemin başlıca konularından. Oysa bu skandalla ortaya çıkan tabloya biraz daha geriden bakmakta fayda var. Çünkü elbette Türk-İş Başkanı bu kararı tek başına almadı. İşçileri masada bırakın sadece o değildi. Türk-İş’e bağlı sendikaların başkanları da temsil ettikleri işçileri aynı şekilde masada bıraktı. Sendikacılık tarihi bu satışı kara bir gün olarak yazdı. Bu karara imza atanların bir daha sendikalarında seçim kazanamayacakları kesin gibi görünüyor.
 

EMEKÇİNİN AİDATI ÜZERİNDEN KURULAN LÜKS HAYATLAR

Türk İş ve bağlı sendikaların yüzde 15 ile masaya oturup, yüzde 8 zamda anlaşmalarıyla birlikte, tüm sendika ve konfederasyon başkanlarının işçi ve memurları temsil etmediği, lüks içerisinde yaşadıkları, yüksek tutarlarda ve çift maaş aldıkları tartışılmaya başlandı. Zaten bazı sendika ve konfederasyon başkanlarının lüks arabaları, korumaları işçi ve memurlar tarafından bilinen bir gerçek. Asgari ücretle geçinmeye çalışan insanları temsil eden başkanların son model makam arabaları ile gezmeleri kabul edilemez bir durum.
Kamuoyunun tartıştığı yüksek maaş ve lüks yaşantılarla ilgili bazı memur konfederasyonları (Kamu-Sen, KESK, Birleşik Kamu İş) konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Ancak en fazla üyesi olan Memur Sen ve işçileri temsil eden Türk İş, Hak İş ve DİSK’ten ses çıkmadı.
Açıklama yapmayan sendika ve konfederasyon yöneticilerinin maaşları merak konusu. İroniktir ki buna geçenlerde boş cüzdan bırakma eylemi yapan Memur-Sen’in genel başkanı da dahil. O cüzdanda aslında ne kadar olduğu merak konusu olmaya devam ediyor.
Edindiğim bilgiye göre; Memur-Sen ve bağlı sendikaların yöneticileri bu konunun konuşulmasından pek mutlu değiller. Memur-Sen’de yönetici maaşları hakkında bilgi sahibi olan ya hiç yok ya da yok denecek kadar az. Memurun yüzde 3-5 zamma mahkum edildiği bir ortamda, sendikacıların lüks içerisinde yaşayıp yaşamadıkları merak konusu olmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu tartışmaların üzerine Memur-Sen’in yüzde üçlük beşlik zamma imza atması kendi üyeleri arasında da yaşanan tartışmayı da gün yüzüne çıkaracak.
 

PEKİ DOĞRUSU NE?

Elbette vahşi kapitalizmin emekçinin üzerine bu denli çöreklenmeye çalıştığı ülkelerde sendikacılık da zor iş. Ve sendika ve konfederasyon başkanları hak ettikleri kadar maaş almalı. Ancak memurun, işçinin ekmeğe muhtaç olduğu ortamda 15-20 bin belki daha fazla maaş alan başkanların varlığı kamuoyunun vicdanını rahatsız ediyor ve etmeye devam edecek. Doğru olan yöntem şu olmalı, sendikalara ve konfederasyonlara seçilen kişiler eski görevlerinde ne kadar ücret alıyorlarsa sendikalarında da o kadar ücret almalılar. KESK ve Birleşik Kamu-İş Konfederasyonlarında yöneticiler eski görevlerinde ne alıyorlarsa seçildikten sonra da aynı ücreti almaya devam ediyorlar.
Bu hususta diğer sendika ve konfederasyon yöneticileri de, bir an önce, ne kadar maaş aldıklarını açıklamalılar. Aksi halde yoksulluk sınırının yarısı kadar maaşa mahkum edilen emekçiler bu durumu sorgulamaya devam edecektir.
Bunun bir de duygusal ve etik boyutu var elbette. Konfor kelimesiyle koltuk kelimesini artık bir tutan bir sendikacı, örgüt içi demokrasiyi işletebilir mi? Daha da önemlisi; İşçilerin parasıyla sefa sürmeyi içlerine sindirecek insanlar, o işçilerin hakları için yeri geldiğinde hükümetin karşısında dikilebilir mi? Bu sorulara Anadolu’nun kadim bir sözüyle cevap verelim: “Kurtlarla avlanıp, kuzularla yas tutulmaz!”
Günün Diğer Haberleri