Son dönemlerde ülke tarihimizin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşamaktayız. AKP iktidarının 16 yıl boyunca sadece ranta dayalı sürdürmüş olduğu ekonomik model, artık iflas etmiştir.
Ve ne yazık ki bu krizin bedeli ülkemizin çalışanlarına ödetilmek istenmektedir.
Enflasyon oranı ağustos ayı içerisinde yüzde 18 lere yükselerek son 14 yılın zirvesine ulaşmıştır.
Türk liramız sadece dolar karşısında değil birçok döviz kuru karşısında günden güne değil artık saat başı gerilemektedir.
Döviz üzerinden dışa borçlanan, ülkemizin tüm kamu kurumlarını yok pahasına özelleştirme adı altında satan iktidar sahipleri
ülkemizi derin bir uçurumun kenarına getirmiştir.
Merkez bankasının son faiz artırımı kararıyla birlikte ülkemiz adeta faiz cennetine dönmüş, enflasyon ve borçlanma oranı daha da artarak halkımızın alım gücü iyice azalmıştır.
Açlık sınırının 2164 tl, yoksulluk sınırının da 8120 tl yi geçtiği ülkemizde halkımız günden güne yoksullaşırken ,sofrasındaki ekmeği gün geçtikçe daha da küçülmektedir.
Halkımız artık mutfağında ki temel besin maddelerini dahi karşılayamaz duruma gelmiştir. Ülkemiz dünyanın en büyük ikinci un ihracatçısı konumunda iken, ne yazik ki bir dilim ekmeğe muhtaç hale gelmiştir.
Öte yandan akp nin 24 haziran seçimleri öncesi memurlara vaat ettiği
3600 ek gösterge ödeme sözü unutulmuş her zaman olduğu gibi havada kalmıştır, iktidar memurlarımızı yüz üstü bırakmıştır.
İktidar sahipleri saraylara, makam odalarına, lüks araçlara, kaynak bulma noktasında sıkıntı çekmezken, ülkesinin memurlarına, çalışanlarına, emekçilerine yapacağı zammı bırakın çok görmeyi adeta zul görmektedir.
İktidar sahiplerine bu savurganlıkları söyleyince, bizlere dedikleri tek bir kelime var.Devletin itibarı
Eyyyyyy iktidar sahipleri biliniz ki bir devletin itibarı devleti yönetenlerin yedikleri, içtikleri, oturmuş oldukları şatafatlı saraylarla, ultra lüks uçaklarla değil ,halkına sağladığı ,özgürlük ve refahla ölçülür.
Ülkemiz bir zamanlar dünya da kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydi,
ya şimdi her şeyimiz ithal , yediğimiz içtiğimiz her şey ya şarbonlu ya gdo lu.
İktidar sahipleri bile artık bu gidişin gidiş olmadığının farkındadır, bu yüzdendir ki, tasarruf kelimesini sıkça dile getirmektedir,
Bu yüzdendir ki yerel yönetimlerin ve milli eğitim bakanlığının bütçesinden sözde tasarruf adı altında kesintiler yapılmaktadır. Buradan diyoruz ki tasarruf tedbiri almak istiyorsanız milli eğitimden değil diyanetin bütçesinden kesinti yapın.
Eğitim-İŞ sendikası olarak diyoruz ki;
Çözüm basitti , çözüm tek kelimedir
Çözüm üretmektir, çözüm Türkiye cumhuriyetinin kuruluş felsefesine dönmektir.
Bizler cumhuriyetimizin ilerici ve aydınlanmacı değerlerine sıkı sıkıya bağlı Atatürk devrimlerinden ödün vermeyen çalışanları ve emekçileriyiz.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak buradan bir kez daha iktidara sesleniyoruz; yarattığınız yıkımın bedelini bizler asla ve asla ödemeyeceğiz. Yoksulluk ve açlık yurttaşlarımız için bir kader değil , sizlerin eseridir.
Tüm kamu iş görenleri ve emekçileri iktidarın israf ve rant rejimine karşı çıkmaya davet ediyor, soframızda ki ekmeğimiz ve çocuklarımızın geleceğini bu anlayışa teslim etmemeye çağırıyoruz.
Özgür Ulaş YİĞİT
Eğitim-İş Konya Şube Başkanı