EĞİTİM HARCAMALARI VELİLERİN SIRTINA YIKILDI

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet BALIK 2017-2018 Eğitim Öğretim yılının 1. yarıyılını değerlendirdi.

SENDİKA - 2018-01-22 12:04:57

 

2017-2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YARIYIL DEĞERLENDİRMESİ

(EĞİTİM HARCAMALARI)

17 milyon 500 bin öğrencilerimiz ile yaklaşık 900 bin eğitimişgöreni, yine sorunlarla dolu bir dönemi bitirerek, yarıyı tatiline başlamıştır. Son 15 yılda eğitim sistemimiz, var olan sorunlara yenileri eklenerek dogmatik bir yapıya doğru evrilmiştir.  Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Arge biriminin, 2011-2016 yılı eğitim harcamalarını karşılaştırarak hazırladığı değerlendirme raporunda, kamusal eğitimden uzaklaşıldığı, özel öğretimin teşvik edildiği ve ailelerin eğitimle ilgili sorunlara karşı kendi çözümlerini bulmaya çalıştığı gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

2017-2018 eğitim öğretim yılında;

  • 6-18 yaş zorunlu eğitim çağ nüfusunun %14’ü okula gidememiş,
  • Alt gelir gruplarına kaynak aktarımı yerine üst gelir gruplarına kaynak aktarımı devam etmiş, özel okul için velilere 1.2 milyar TL kaynak aktarılmış, okullarda para toplanmaya devam edilmiş,
  • Öğrenciler lise eğitimini hızla terk etmeye başlamış, son 3 yılda açık liseye kayıt oranı %63 artmış, liselerin 12 nci sınıflarındaki öğrenciler Özel ya da Temel Liselere yoğun geçiş yapmış,
  • İlkokulların %31’inde birleştirilmiş sınıflı eğitim öğretim yapılmış,
  • Üniversite öğrencilerinin sadece %14’üne yurt hizmeti verilebilmiş,
  • TÜİK 2016 hane halkı verelerine göre eğitim harcaması yapan gelir grupları arasında en zengin %10 ile en yoksul %10 arasında 64 kat fark oluşmuştur.

Devletin resmi rakamları, gelir dağılımındaki bozulmanın yansıdığı eğitim harcamalarındaki büyük adaletsizliğin, Türk toplumunu “eğitimsizliğe” doğru sürüklediğini ortaya koyuyor.  Türkiye iyi eğitilmiş bir azınlıkla, kötü eğitilmiş ya da eğitilememiş bir büyük çoğunluk olarak ayrılmaya doğru ilerlemektedir.

Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde gelir dağılımı en adaletsiz ilk beş ülke arasında yer alırken,  Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırıldığında ise ilk sıradadır. Gelir dağılımındaki bu adaletsizlik doğal tüketim harcamalarına da yansımaktadır.

TÜİK’in hanehalkı bütçe harcamalarıyla ilgili araştırmaları Türkiye’de en zengin ve en yoksul kesimlerin yaptığı harcamalar arasında en büyük uçurum eğitim harcamalarında yaşanmaktadır.

Eğitim alanında yaşanan eşitsizlik ise gelir dağılımının gelecekte daha da bozulması ya da en iyi ihtimalle mevcut durumun devam etmesi riskini artırıyor. Çünkü eğitim alanındaki eşitsizliklerin, gelir dağılımında eşitsizliğe yol açan unsurların başında geldiği bilinen bir ekonomi kuralıdır.

  Araştırmalar, eğitim düzeyi, eğitim yatırımları, özel okulların varlığı, eğitimin eşit dağılıp dağılmadığı ve eğitimin kalitesi gibi faktörlerin gelir dağılımını dolaylı ya da doğrudan etkilediğini göstermektedir. Daha iyi eğitim alanların, gelecekte gelirden daha fazla, daha az daha düşük kaliteli eğitim alanların da gelirden daha az pay almaları kaçınılmazdır.

Toplumun tüm kesimleri ekonomik zorluklarla mücadele etmektedir. Üst gelir grubundaki grup ile yoksul geniş tabanlı bir grup olarak toplumun ayrıştığı tüm istatistiklerde görülmektedir.

Ekonomik çöküntü kendini ahlaki alanda da göstermektedir. Ahlak gibi dinler üstü ve bütün toplumların ortak değerlerinin yerini AKP iktidarı sadece dinsel dayatmalarla ideolojik eğitimle ikame etmeyi tasarlamaktadır. Ancak eğitim alanına bakıldığında, eğitim ortamlarındaki güven, başarı gibi kavramların yerini, şiddet, uyuşturucu ve artarak devam eden istismar vakalarının alması son drece düşündürücü ve ürkütücüdür.

Eğitim süresinde hemen hemen her gün yetişkinlerin öğrencilere yönelik istismar davranışları, okullarda şiddet hatta cinayet, uyuşturucu kullanımı vb olumsuzluklar nerdeyse her gün yaşanmaktadır.

 Ulusumuz, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren okula ve öğretmene yüksek derecede güven duymaktadır. Eğitim sistemindeki değişikliklerin yap-boz anlayışıyla yapılması nedeniyle sisteme güven azalmıştır. Yapılan kamuoyu araştırmalarında eğitim halen ülkenin en temel beş sorun alanından biridir ve bu uzun yıllardır değişmemiştir.

 İktidara geldiği günden bu yana eğitimde yeni girişimlerde bulunan AKP hükümetlerinin eğitim politikaları ahlaki ve niteliksel yozlaşmanın derinleşmesine neden olmaktadır. AKP iktidarına yakın yandaş bazı kurumlar tarafından tartışılmaya açılan Değerler Eğitimi, dinsel eğitim çatısı altına sıkıştırılmış durumdadır. Kendi öz denetim sitemi olan bireyler yetiştirilmediği sürece Değerler Eğitimi, kişinin toplumdan alacağı tepkilere göre şekillendirdiği, evrensel etik değerleri yok saydığı bir alana sıkışmış olarak kalacaktır. Ülkemizde toplum ne der korkusu ile sadece dini değerleri göstermelik olarak dışa vurmanın ötesinde, ahlaki değerlerin önemsenmediği bir süreç yaşanmaktadır. Değerler Eğitimi çağdaş normlar ve ahlaki kurallar çerçevesinde tüm derslerle ilintili bir şekilde öğrencilere sunulmalıdır.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik özellikle toplumun yoksul kesimlerini olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Gelir düzeyi yüksek olan aileler çocuklarını özel okullara, yoksul aileler ise zorunlu olarak devlet okullarına yönlendirmektedir. Orta gelir düzeyindeki ailelerin çoğu banka kredisi ile çocuklarının özel okul masraflarını karşılamaya çalışmaktadır. Sosyal devlet anlayışı AKP iktidarı ile zedelenmiş varlıklı ailelere hizmet aracına dönüşmüştür. Devlet okullarındaki eğitimin niteliğinin sürekli düşmesi, sistem değişiklikleri, ayrıca devlet tarafından özel okulların özendirilmesi ailelerin eğitim harcamalarını arttırmıştır. 2011-2016 yılları karşılaştırıldığında tüm eğitim harcamaları içerisinde özellikle ailelerin yaptığı harcamalarda ciddi artışlar meydana gelmiştir. 4+4+4 eğitim modelinin uygulamaya başlanmasından sonra, aileler nitelikli eğimime erişim için kendi çözümlerini üretmeye başlamışlardır.

Aşağıdaki veriler ailelerin eğitim harcamalarının ne kadar arttığını ortaya çıkarmıştır.

EĞİTİM HARCAMALARI

Grafik 1. Toplam Eğitim Harcaması

Grafik 1’de ülke genelinde eğitim harcamalarının %74,36’sının devlet, %18,79’unun aileler, %6,85’inin özel-tüzel kişilikler (Vakıf-dernek vb.) tarafından yapıldığı görülmektedir. Bu veriler eğitim için harcanan her 5 liranın 1 lirasının yurttaşlar tarafından yapıldığını ortaya koymuştur. [1]

Grafik 2. İlkokul Düzeyinde Eğitim Harcamaları

Grafik 2’de 2011 yılından bu yana İLKOKUL düzeyinde devlet harcamalarında %79,99 artış olduğu, ailelerin harcamalarında ise %316,72 oranında bir artış gerçekleştiği görülmektedir.[2]

4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 4 bin 664 özel okulda 535 bin 788 öğrenci eğitim görürken, geçtiğimiz yıl 9 bin 581 özel okulda, 1 milyon 174 bin 409 öğrenci eğitim görmüştür. Bu yıl ise 9 bin 555 özel okulda 1 milyon 204 bin 963 öğrenci eğitim görmektedir.[3] 4+4+4 süreci sonrasında özel okul sayısında yüzde 204 artış meydana gelmiştir. Anayasal bir hak olan temel eğitim parasız olmaktan çıkmıştır. Aileler 4+4+4 uygulaması ile nitelikli eğitim imkanına erişim amacı ile özel öğretime yönlenmiştir

Grafik 3. Ortaokul Düzeyinde Eğitim Harcamaları 

Grafik 3’te 2011 yılından bu yana ORTAOKUL düzeyinde devlet harcamalarında %85,73 artış olduğu, ailelerin harcamalarında ise %143 oranında bir artış gerçekleştiği görülmektedir.[4]

Aileler 4+4+4 uygulaması ile nitelikli eğitim imkanına erişim amacı ile özel öğretime yönlenmiştir. 

Grafik 4. Tüm Ortaöğretim Eğitim Harcamaları (Anadolu, Fen, Sosyal Bilimler, Güzel Sanatlar, İmam Hatip Liseleri ve Mesleki ve Teknik Liseler)

Grafik 4’te ülke genelinde, ortaöğretim düzeyinde eğitim harcamalarının %66,03’ünün devlet, %25,73’ünün aileler, %8,24’ünün özel-tüzel kişilikler (Vakıf-dernek vb.) tarafından yapıldığı görülmektedir. Bilindiği gibi ülkemizde zorunlu eğitim 12 yıldır. TÜİK verileri lise düzeyinde eğitim harcamalarının dörtte biri velinin üzerinde olduğunu ortaya koymuştur.[5]

Grafik 5. Genel Ortaöğretim Eğitim Harcamaları (Fen, sosyal, Anadolu liseleri)

Grafik 5’te 2011 yılından bu yana genel ortaöğretimde devlet harcamalarında %84,72 artış olduğu, ailelerin harcamalarında ise %172,87 oranında bir artış gerçekleştiği görülmektedir.[6]

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; ekonomik, mesleki ve örgütsel bütün olumsuzluklara rağmen büyük bir özveriyle görevini yapan; gerici müfredata karşı da inatla ve kararlılıkla Atatürk’ü anlatmaya devam edecek olan bütün eğitim ve bilim emekçileri ile öğrencilerimize sağlıklı ve mutlu bir yarıyıl tatili diliyoruz. 

 

Birleşik Kamu-İş

Merkez Yönetim Kurulu

 

[1] TÜİK, 2017

[2] TÜİK, 2017

[3] MEB, 2017

[4] TÜİK, 2017

[5] TÜİK, 2017

[6] TÜİK, 2017

Günün Diğer Haberleri