Son günlerde eğitim konusunda sürekli değişen gündemi takip etmekte zorlanıyoruz. Dönem başında bilimsellikten uzaklaşan müfredatın dayatılması, ders kitaplarının toplatılması, sayfalarının kopartılıp imha edilmesi gibi trajikomiklikler derken TEOG’un bir gecede kaldırılması ve yerine getirilecek daha iyi(?) sistemin halen açıklanamamış olması, YGS ve LYS’nin de bu değişiklikten nasibini alarak bir anda buharlaşması ve yerine getirilecek sistemde bir haftada iki değişikliğin kamuoyuna sunulması…
Bırakın yıllar sonrasını hesap ederek ileri hedefler konulan eğitim programını, günü gününe uymayan açıklamalar ve uygulamalarla maalesef eğitim sistemimiz komalık duruma sokulmuş, yoğun bakımda yatmaktadır. Ve hala cenaze namazı kılınmadıysa, halen insanlar çocuklarını okullara gönderiyorsa ve onlardan iyi bir gelecek bekliyorlarsa bu kesinlikle öğretmenlere olan inancın ve duyulan güvenin henüz bitmemiş olmasındandır. Güven Milli Eğitim Bakanlığına değil özverili öğretmenleredir. Toplumda oluşmaya başlayan huzursuzluğun faturası öğretmenlere kesilemez, öğretmenler “günah keçisi” ilan edilemez. Eğitim İş olarak “Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi” adı altında dayatılan itibarsızlaştırma projesine karşıyız. Değerlendirmeden kaçtığımız ya da yaptığımız işte kendimize güvensizliğimizden değildir bu karşı olma. Sistemin işleyişine ve amaçlanan sonuçlara tepkimizdendir. İşleyişe karşıyız evet. Çünkü öğretmenlik uzmanlık mesleğidir.
Öğretmen olmak sadece genel kültür ve genel yetenekle olmaz, pedogoji bilmeniz gerekir ve alanınızda başarılı olmanız gerekir. Ve böylesi bir uzmanlık mesleğinin denetleyicileri de değerlendiricileri de en az bu seviyede uzmanlık yeterliliğini taşımalıdır. Amaçlanan sonuca karşıyız evet . Çünkü yapılmak istenen öğretmenin iş güvencesini kaldırma planının ilk ayağını topluma kabul ettirmek, öğretmenleri sistemin aksayan yanı gibi gösterip tüm sorumluluğu üzerinden atmaktır. Bu oyunun ikinci ayagı ,halen ilk atamalarda uygulanan sözleşmeli öğretmen mantalitesine kılıf bulmaktır.
Hakkımızla kazandığımız ve onurumuzla sürdürdüğümüz öğretmenlik bizler için sadece birer meslek değil bir yaşam biçimidir. Bizler toplumun aydın kesimi olarak doğruyu göstermeye, bu ülkenin çocuklarını bilinçli şekilde geleceğe hazırlamaya ve elbette kazanımlarımızı savunmaya devam edeceğiz.
Yetkili sendikanın şirin görünmek adına “ Tüm öğretmenlere tam puan vereceğiz.” kararı da bu baştan sona yanlış olan değerlendirme(?) sisteminin uygulanmasına zemin hazırlamaktan baksa bir sey değildir. Her bilinçli öğretmen önce kendine sonra mesleğine duyduğu saygıyı yitirmeden bu dayatmaya karşı çıkmalı ve kendi öğretmen arkadasını değerlendirmemeli, öğrenci ve velilerine bunun yanlışlığını anlatmalıdır.
Bizler… laik, bilimsel eğitimden yana kesin tavırlı olan Eğitim-İşliler hiçbir çalışma arkadaşımızı bu kriterler üzerinden bir değerlendirmeye tabi tutmayacağız.
Oğuz AKKAŞ
Eğitim-İş İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı