EĞİTİM İŞ’TEN SONRA DİĞER SENDİKALARDAN DA PERFORMANS TEPKİSİ GELDİ

Milli Eğitim Bakanlığının 12 ilde pilot uygulamaya başlayacağı öğretmen performans sistemine Eğitim İş Sendikasından sonra Türk Eğitim Sen ve Eğitim Bir Sen'den tepki geldi

SENDİKA - 2017-10-26 23:07:42

Milli Eğitim Bakanlığının 12 ilde pilot uygulamaya başlayacağı öğretmen performans sistemine Eğitim İş Sendikasından sonra Türk Eğitim Sen ve Eğitim Bir Sen'den tepki geldi.

Eğitim İş Sendikası:Meb'in Performans Dayatmasını kabul etmediklerini belirterek yayınladıkları dilekçe ile üyelerine uygulama notu vermemeleri için Merkez Yönetim Kurulu kararı aldığını açıkladı.

EĞİTİM İŞ:MEB’İN PERFORMANS DAYATMASINI KABUL ETMİYORUZ

Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “Öğretmen Strateji Belgesi” hazırlanmış ve 9 Haziran 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

Strateji belgesinde, öğretmenlerin gelişim ihtiyacının tespiti için periyodik olarak performans değerlendirme sisteminin hayata geçirilmesi, bu süreçte okul müdürü, meslektaşı, öğrenci ve velilerin de değerlendirme sürecine katılacağı, bu değerlendirme sonuçları ile kariyer basamakları oluşturulacağı, görevde yükselme, yurtdışına görevlendirme, ödüllendirmenin bu sonuçlara göre yapılacağı, 4 yılda bir öğretmenlerin “öğretmen yeterlilikleri” çerçevesinde sınava alınacağı ifade edilmiştir.

Bu kapsamda, “Öğretmen Performans Değerlendirme Kriterleri” adı altında 12 ilde (Ankara, Antalya, Balıkesir, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kayseri, Malatya, Mardin, Samsun, Trabzon) pilot seçilen okullarda (toplantıya katılan idarecilerin istekleri doğrultusunda) öğretmenlerimiz, yine bir angaryanın, objektiflikten uzak bir değerlendirmenin ve ayrıca huzurlu bir çalışma ortamı yoksunluğunun içine sürüklenmektedir.

2016 yılında yapılan performans değerlendirme analizleri baz alınarak yüzde 95'in üzerinde öğretmenin 80 ve 100 arası puan aldığı saptanmış ve üzerinde defalarca oynanan, yap boz tahtasına dönen eğitim sistemindeki başarısızlığın sorumluluğu öğretmene yüklenmek istenmiştir. İdarenin objektif davranmadığı kanısına varılıp bu kez de değerlendirme kısmına sırasıyla zümre, diğer öğretmenler, veli ve öğrenci ayrıca öğretmenin kendi öz değerlendirmesi dahil edilmiştir. Bu değerlendirmeler de kaç velinin ya da öğrencinin değerlendirmesinin kabul edileceği net olarak belirtilmemiş sadece “barajın altındaysa yapılan değerlendirme dikkate alınmayacaktır” ya da “bu sadece taslak” denilip geçilmiştir. Ayrıca kimin ne not verdiğinin sistemde değerlendirilen tarafından görülemeyeceği belirtilmiş, öğretmenlerden performans değerlendirmesinin bir hafta içinde bitirilmesi istenmiştir.

MEB tarafından 2016 yılında devreye sokulan ve Eğitim-İş olarak dava konusu da yaptığımız, performans değerlendirme sistemi, öğretmenlik mesleğini değersizleştirmenin geldiği noktayı göstermektedir. 

Bu değerlendirmelerin bütünüyle “yandaş-muhalif” çerçevesinde gerçekleştiği ve MEB’in amacının eğitimde ücretli, sözleşmeli ve güvencesiz istihdamı yaygınlaştırmak olduğu herkesin malumu olmuştur.

Türkiye’de eğitimde yaşanan nitelik sorununun nedeni öğretmenlerin “sözde düşük” olan performansları değildir. Öğretmen eğitimin temelidir ancak öncelikli olan eğitime yaklaşım anlayışının ulusal olması, siyasi değil ulusal hedeflerin ön plana çıkarılmasıdır.

Bugün ülke genelinde eğitimde verilen kararların tamamen siyasal olduğu, kariyer ve liyakatin hiçe sayılarak yandaşlık temelli kadrolaşmanın hakim olduğu, okulların ihtiyaca ya da talebe göre değil siyasi iktidara, siyasetçilere, vakıflara, derneklere göre dönüştürülüp şekillendirildiği, ihtiyaç olmasa da imam hatipleşmede ısrar edildiği, eğitimin temel unsurlarından olan müfredatın dahi içinin boşaltıldığı, sınav sistemlerinin bilimsel veriler ve istatistiklerin değerlendirilmesi ile değil talimatla değiştirildiği, en temel değerimiz olan Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün silinmeye çalışıldığı, kadrolu öğretmen atamasının durdurularak mülakat ile sözleşme öğretmen alımının hakim kılındığı bir anlayışın terk edilmemesi halinde başarının yakalanması mümkün değildir.

Ayrıca öğretmen yeterliliğinin, performansın ölçülmesi gibi uygulamaların öğretmeni okula, öğrenciye değil yeterlik sınavına, performansa odaklayabileceği sürekli bu sürecin stresine maruz kalabileceği, olası yeterlik sınavı başarısızlığında “bu öğretmen başarısız sınavı geçemedi” algısının her şeyi alt üst edebileceği ortadadır.

Eğitim-İş olarak, Bakanlığın eğitimde yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretmek ve okullarda bilimsel, laik, ulusal, demokratik ve nitelikli bir eğitim anlayışını yerleştirmek yerine, öğretmeni itibarsızlaştıracak, iş güvencesini ortadan kaldıracak bir eğitim anlayışını yerleştirmesine izin vermeyeceğiz.

İş güvencesini ortadan kaldıran bu uygulamaya karşı, hiçbir öğretmen arkadaşımızın performansını ölçmeyeceğiz.

                 MERKEZ YÖNETİM KURULU 

Dilekçe örneği için tıklayınız

 

Türk Eğitim Sen:Ucube performans değerlendirme sistemine karşı uygulama notu vermeme eylem kararı aldığını açıkladı.

TÜRK EĞİTİM SEN:UCUBE PERFORMANS DEĞERLENDİRME SİSTEMİNE KARŞI EYLEM KARARI ALDIK

 

Bilindiği üzere, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Daire Başkanlığı tarafından 12 ilde performans değerlendirmesi için pilot uygulama yapılacağı belirtilmiştir. Türk Eğitim-Sen Merkez Yönetim Kurulumuzun 25/10/2017 tarih ve 156 K. sayılı kararıyla, 12 ilde pilot olarak başlatılan ve daha sonrasında Türkiye geneline yaygınlaştırılacak olan performans değerlendirmesi çerçevesinde; okul müdürünün, meslektaşının, velinin ve öğrencinin öğretmeni değerlendireceği uygulamanın öğretmenler arasında çalışma barışını bozacağı, ayrıca böyle bir değerlendirmenin Türk milli eğitimine yarardan çok zarar vereceği kanaatiyle, üyelerimizin 2017-2018 eğitim-öğretim yılı süresince, öğretmenler için değerlendirme yapmamalarına, karar verilmiştir.

İlgili Yönetim Kurulu Kararı için tıklayınız 

Eyleme katılan üyelerimizin okul idaresine verecekleri dilekçe örneği için tıklayınız 

 

Eğitim Bir Sen:Sorun öğretmen performansı değil, yanlış eğitim politikalarıdır şeklinde açıklamada bulundu

Millî Eğitim Bakanlığı, her başarısızlığın veya her olumsuz gidişin tek sorumlusunun öğretmen olduğu düşüncesinden vazgeçmeyeceğini 24 Ekim 2017 tarihinde bazı illere gönderdiği yazıyla bir kez daha ortaya koymuş oldu. Her seferinde alanda uygulayıcı olan öğretmenin performansını ölçmek isteyen anlayışın aldığı kararların sıhhati konusunda hiç düşünmemesi, sürekli her şeyden müstağni bir ruh haliyle hareket etmesi eğitimin en büyük sorunudur. Kaldı ki öğretmenlik, doğası itibarıyla sürekli denetime, eleştiriye ve değerlendirmeye açık bir meslektir. Bir öğretmen başarı ya da başarısızlık durumuyla sürekli yüzleşme içerisindedir. Asıl sıkıntı, başarısız olduğu halde hiçbir şekilde değerlendirmeye tabi tutulmayanların bulunmasıdır.

Son yıllarda özel sektör özentisiyle iş dünyasının dinamiklerini ve çalışma ilişkilerini kamuya aktarırsak, kamu hizmetinin niteliğinin artacağı şeklindeki ‘patron anlayışı’ bizim için bazı maceraları da beraberinde getirmektedir. Bu hatalı düşünce tarzının son örneği Milli Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan Öğretmen Strateji Belgesi’ne yansımış, söz konusu belgede “bütün öğretmenler için zorunlu bir performans değerlendirme sisteminin geliştirilmesi” eylem hedefi yer almıştır.

Öğretmen Strateji Belgesi, taraflarca istişare edilip revize edilmeye muhtaç, yürütülebilirliği tartışmalı bir belgeyken, bakanlığın bunu pilot illerde seçilen okullarda alelacele uygulamaya koymaya çalışması asla kabul edilemez. Millî Eğitim Bakanlığı’nın aceleci ve plansız bir tavırla hukuki ve kanuni dayanağı olmayan, öğretmene, öğrenciye ve eğitime somut hiçbir katkısının olmayacağı açık olan performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaktaki bu gereksiz ısrarı, hatalara ve mağduriyetlere sebep olacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın performans ölçümü, başarı değerlendirmesi, rotasyon gibi konularda son on yıllık süreçte yaptığı hazırlıkları ve girişimleri biliyoruz. Bunların hepsinin tek ortak noktası, ilgili tarafların fikirlerinden ve paydaşların katkısından yoksunluktur. Öğretmen Strateji Belgesi’ndeki öğretmenin mali ve sosyal haklarıyla ilgili özendirici başlıklarla ilgili hiçbir adım atılmamışken, performans konusunda acele adım atılmış olması da öğretmenler adına ayrıca düşündürücüdür. Bunların olmadığı bir zeminde başarıyı, performansı ölçme iddiası, başarı ilanı ya da başarısızlık ithamı yapmaya yönelik bir sistemi hayata geçirme aceleciliği artık alışkanlık haline gelmiş; her işin ya geri döndüğü ya atıl kaldığı ya da mahkemeye konu olduğu bir kaotik durum hasıl olmuştur.

Öğretmene not vererek değerlendirme çabası, daha önce farklı bir şekilde denenmiş ve okullarda huzurun kaçtığı, motivasyonun bozulduğu, iş barışının sarsıldığı çok net bir şekilde görülmüştür. Mahkemelik olan bu tecrübeden istifade etmeyen, yaşananlardan ibret almayan, sahadan değil, masadan politika belirleyen bu anlayışın performansının değerlendirilmesi bugün eğitimin en büyük ihtiyacıdır.

Motivasyon üretmek yerine motivasyonu bitirmek anlamı taşıyan bir içerikle performans sistemi kurulacağını düşünmek hem yorucu hem de yıpratıcı süreçlere kapı aralayacaktır.  Sınıfta ter akıtan bir öğretmeni çalışmadığı iddiasıyla yaftalamak yerine fedakârlığı ve başarısı görülmeyen bir öğretmeni bulup ödüllendirmek daha iyi bir kamu hizmetinin anahtarıdır. Bakanlık bu konuda ille de bir çalışma yapacaksa mahkeme kararlarıyla felç olan kariyer basamakları sistemini yeniden ele alarak başarılı olan öğretmenlere bir kariyer koridoru açmalıdır. 

 

Günün Diğer Haberleri