“Kazanılmış hak, geri alınamaz” ilkesine rağmen, AKP iktidarının öğretmenlerin birçok hakkını teslim etmeme alışkanlığı devam etmektedir.
Atanamayan öğretmenler ordusu giderek büyümekte, atanabilenlerin özlük hakları giderek kırpılmaya çalışılmaktayken, il içi özre tabi olduğu halde ataması yapılmayan öğretmenler ile bir mağduriyet daha yaratılmıştır.
MEB tarafından 4900 atamanın yapıldığı belirtilen açıklama sonrası gelen bilgiler il içi özür ataması bekleyen tüm öğretmenler ile il dışı bayram öncesi ve şimdi ataması gerçekleşen birçok öğretmeni hüsrana uğratmıştır.
Ne yazık ki yıllardır verilen sözlere rağmen, bu alanda keyfi gasp devam etmektedir.
İl dışı özre tabi öğretmenlere sağlanan ilçe emri uygulamasının, il içi özre tabi öğretmenler için de uygulanması gerekmektedir.
MEB sorun çözeyim derken siyasi kararlarla öngörüsüz yaklaşımla yeni sorunlar üretmeye devam etmektedir.
MEB’deki en önemli sorun, anlayış sorunudur. Bundan birkaç yıl önce müsteşar tarafından il içi özre tabi öğretmenlere verilen sözler tutulmadığı gibi yara her geçen gün derinleşmiştir.
MEB'in bu konuda en büyük yanılgısı “ben il içi özür sorununu çözersem il dışını çözemem” noktasındadır.
İl içi sorununu çözmek il dışını etkilemez çünkü il içinde yeri değişen öğretmen A okulundan B okuluna gidererek A okulunu boşaltmakta ve il dışına zaten alan yaratmaktadır.
Bir başka yanılgı il dışının daha önemli olduğu il içinde olan öğretmenin daha az mağdur olduğudur. Oysa öyle örnekler vardır ki il dışı mazerete tabi olup birbirine daha yakın il içinde olup bir birine daha uzak ve ulaşım yönünden daha avantajlı/dezavantajlı durumlar vardır.
BAKANLIĞA DİLEKÇEMİZİ VERDİK
Öncelikle ailelerine kavuşan öğretmelerimizi tebrik ediyoruz. Onların mutluluğu bizim mutluluğumuzdur.
Bilinmelidir ki bu konu hayatidir:
Eşi ile aynı ilde çalışan öğretmenlerimiz, il içi atamaların gerçekleşmemesi nedeniyle defalarca vasıta değiştirerek gününün neredeyse çoğunu yollarda geçirmekte, hatta günlük yolculuk imkanı olmadığı için ayrı yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Uykusuz kalarak saatlerce yol gittikten sonra öğrencilerine verimli bir ders ortamı yaratmaya çalışan öğretmenlerimiz, son ders zili sonrası yine o yorgunlukla evlerine ancak saatler sonra varabilmektedir. Ayrı illerde yaşamaktan farksız olan bu durum, aile bütünlüğüne zarar verecek boyutlara ulaşmakta, bazen öğretmenlerimizin ailelerinden ayrı yaşamasına yol açmaktadır. Öğretmenlerimizi mutsuz ve daima yorgun tutan bu karanlık tablo, bir an önce düzeltilmelidir.
Herkes bilmelidir ki Eğitim-İş olarak bu mağduriyete göz yummayacağız. Bugün MEB yetkililerine verdiğimiz dilekçeyle çözüm istedik ve öneriler sunduk. Birçok sorunda olduğu gibi Bakanlık bu sorunda da kulağının üstüne yatmayı tercih ederse, bilinmelidir ki bizlerin gür sesiyle o gaflet uykusundan uyanacaktır.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferleri sahipsiz değildir! Onları mağdur etmeye niyetlenen her gücün karşısında dimdik duracak bir Eğitim-İş vardır!
MERKEZ YÖNETİM KURULU
MEB'e yazdığımız yazı için tıklayınız
