HAKOYLAMASINDAN SONRA…

Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Mehmet Balık'tan Referandum sonrası değerlendirme

SENDİKA - 2017-04-23 22:59:25

Tarihimizin en kritik referandumu 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşti.  Türkiye, anayasa değişikliği konusunda sandığa gidip iradesini beyan etti.
Bilindiği üzere siyasi iktidar, olağanüstü hal koşulları altında ülkeyi herhangi bir uzlaşma aramaksızın referanduma sürükledi. Her ortamda tekrar edildiği gibi anayasalar bir uzlaşma metnidir ama sandığa götürülen referandum toplumsal uzlaşmanın çok ama çok uzağındadır.
Halkoylaması kampanya evresinde devletin tüm imkânlarını ‘Evet’ kampanyası için seferber edilmiş “Hayır” diyenler ‘terörist’, ‘vatan haini’ ilan edilmiştir. Kaymakamı, valisi, askeri, polisi, bürokratı “evet” için çalışmıştır. Miting yapılacak illerde okullar tatil edilmiş, öğrenciler iradeleri dışında miting alanlarına taşınmıştır.  Hatta iş “Evet vermek farzdır”,  “Eğer ‘Hayır’ derseniz cehenneme gidersiniz” deme noktasına kadar getirilmiştir.
Ancak, eşit olmayan koşullarda gerçekleştirilen ve aylardır siyasi iktidarın devletin bütün olanaklarını kullanarak “Evet” propagandası yaptığı referandumda, toplumun ancak yüzde 51’ini ikna edilmiş görülmektedir. Bu sonuçta mühürsüz oy pusulaları nedeniyle şaibelidir. Toplumun yarısının hayır dediği bir değişikle toplum yönetilemez, toplumsal kargaşa günden güne artar. 
Şaibeli bir sonuçla referandumdan evet çıkması kimsenin umudunu kırmamalıdır. Ülkenin emekçilerinin, aydınlarının yoğun olarak ikamet ettiği İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, İzmir ve Diyarbakır’ında içinde bulunduğu 17 Büyükşehir bu değişikliğe “Hayır” demiştir.
16 Nisan sonrası Ipsos Seçmen Anketi verileri de ülkemiz adına umudumuzu artırıcıdır. Anket sonucuna göre geleceğimiz olan 18-24 arası genç kuşağında HAYIR oyları %54 ile öndedir. Ayrıca eğitim seviyesi arttıkça Hayır oyu verenlerin oranı artmaktadır. Lise mezunlarında Hayır oranı %58 iken, üniversite mezunların da oran %61’e çıkmaktadır.
Bu süreçte biz cumhuriyet öğretmenlerine düşen görevi daha da artırmaktadır. Daha nitelikli eğitim vermek için çalışmak öğretmenlerin boynunun borcudur. Geçmişte nasıl Saffet Arıkan, Mustafa Necati, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve Fakir Baykurt bu ülkeye eğitim adına ışık saçtıysa biz cumhuriyet öğretmenleri de düşen görevde onların açtığı ışıklı yoldan yürümeye devam etmektir.
 
 
EMEĞİN HAKKINA YAPILACAK SALDIRILARA KARŞI ÖRGÜTLENME ZAMANI!
Halkoylamasından önce kamuoyunda paylaştığımız eğer bu halkoylamasından evet çıkarsa kıdem tazminatı ve 657 sayılı devlet memurlarını kanunu üzerinden emeğin hakkına saldırının artacağına dair söylediklerimiz, yazdıklarımız daha ilk günden gerçekleşmeye başlamıştır.
Kıdem tazminatının fona devredilmesi ilk iş olarak gündeme gelmiştir. Bundan sonra izlenecek olan ise 657 sayılı devlet memurları kanunun değiştirilerek, memurun iş güvencesinin elinden alınması yani taşeronlaştırılmasıdır.
Kıdem tazminatı ve 657 sayılı devlet memurları kanunu tüm emekçilerin kırmızı çizgisidir. Aldığınız şaibeli %51 oyla bu kırmızı çizgimize dokunmak akıl karı değildir. Bu girişimler toplumsal olarak huzursuzlukların artmasına neden olacaktır. Aynı gemide olduğumuzu düşürsek, toplumsal çatışmaların arttığı ortam hepimizin zararınadır. Tüm iktidar sahiplerine sesleniyorum: Aklınızı başınıza alın. Geminin batmaması için emekçilerin haklarına saldırıları bir yana bırakın.
Tüm emekçiler gün enseyi karartma günü değildir. Gün haklarımıza, cumhuriyetimize çıkmak için örgütlenme günüdür.
Mehmet Balık
Eğitim İş Genel Başkanı
Günün Diğer Haberleri