Bilindiği üzere 15 Temmuz darbe girişimini bir fırsat olarak gören AKP iktidarı kamuda bir tasfiye süreci başlatmış ve FETÖ’yü temizleme bahanesiyle girişilen uygulamalar muhalifleri yok etme girişimlerine dönüşmüştür.
Darbe girişiminden sonra demokratik düzene karşı yapılacak her türlü girişimin, her türlü darbenin tereddütsüz karşısında olduğumuzu dile getirmiş, devletin içine sızan cemaat ve tarikatlar dahil tüm paralel yapıların, devletin tüm kılcal damarlarından kökünün kazınmasının zorunlu olduğunu vurgulamıştık.
Ancak 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılan kişiler hakkında yürütülen soruşturmalarda beklenen hassasiyet gösterilmemiş, hukukun evrensel ilkelerine riayet edilmemiştir.
Siyasal iktidar ve idari makamlar kurunun yanında yaşın da yanmasına müsaade edilmeyeceğini ifade ederken, İskenderun’da sendikamız Eğitim-İş’e üye 34 öğretmen, 29 Aralık 2015 tarihinde bir başka sendikanın öncülüğünde gerçekleştirilen eyleme katıldıkları gerekçesiyle açığa alınmıştır.
Ancak eyleme katılmayan ve katılmadığını da ispat eden üyelerimizden Milli Eğitim özür dilenirken, görevlerine geri dönmeleri konusunda hala herhangi bir işlem yapılmamıştır. Gazi eşlerinin de bulunduğu öğretmenlerimizden şehit yakını bir öğretmen ise intihar girişiminde bulunmuştur. Yapılan yanlışlıktan dolayı açığa alınarak mağdur edilen 34 öğretmen bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Kaldı ki sendikaların aldığı karar gereği eylem yapan, eylemde terör örgütü ya da terörü övmeyen hiç bir öğretmen cezalandırılamaz. Bu tür cezalar demokrasinin vazgeçilmezi olan örgütlü mücadeleye darbe bahanesi ile darbe vurmaktır.
AKP hükümetini ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı uyarıyoruz. Savunma hakkı tanınmaksızın kamu görevinden çıkarılanların itirazları dikkate alınarak durumları yeniden değerlendirilmeli, hakkında kesin, somut ve objektif deliller bulunmayan kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Olağanüstü hal KHK’ların amacı dışında, yasama organının yetkisinin gasp edilmesi saikiyle kullanılmasından da vazgeçilmelidir.
Eğitim-İş olarak siyasal iktidarın adil yargılanma hakkını ihlal edecek, muhalif tüm unsurları susturacak uygulamalarına karşı duracağımızı hatırlatıyor, demokratik ve meşru zeminde sendikal mücadelemizi daha da etkin bir şekilde sürdüreceğimizi vurguluyoruz.