Müdür Yardımcısı Sınavını Kazananlar Üzerinden Üye Devşirmek

Malum Bir Sendika açıklama yapmış ve Eğitim İş’i sorumsuzlukla suçlamış. Ve kendince” Biz hizmet odaklı sendikal anlayışımız ve her zaman ahlakı önceleyen duruşumuz nedeniyle”

SENDİKA - 2016-06-14 13:31:22

 Malum Bir Sendika açıklama yapmış ve Eğitim İş’i sorumsuzlukla suçlamış. Ve kendince” Biz hizmet odaklı sendikal anlayışımız ve her zaman ahlakı önceleyen duruşumuz nedeniyle”

Cümlelerini kullanarak ahlak dersi vermeye kalkışmış. Ahlak dersi verebilmeniz için önce ahlaklı olmanız, haktan söz edebilmeniz için haktan güç almanız ve haksızlık yapmamanız gerekir.

  Eğitim İş’i sorumsuzlukla suçlayan Malum Bir Sene küçük hatırlatmalar yapalım:

  1. Sorumsuzluk dediniz ya size biraz sorumluluk hatırlatalım.
  2. Yıllarını bu işe vermiş eğitim yöneticilerinin görevden alınmasından siz sorumlusunuz.
  3. 4+4+4 yani dert+dert+dert ten de siz sorumlusunuz.
  4. Onbinlerce öğretmenin norm fazlası olmasından da siz sorumlusunuz.
  5. Yönetici sözlü sınavlarında komisyonlarda bizim değil sizin üyeleriniz vardı haksızlıktan da siz sorumlusunuz.
  6. Eğitimin geldiği bu noktadan da siz sorumlusunuz.
  7. Okulların dönüşmesine el attığınız ve olmadık yerlere talep olmadığı halde yalan yere talep varmış gibi gösterip İmam Hatip dönüşümünden de siz sorumlusunuz. Bu mu sizin ahlak anlayışınız?
  8. Örnek vereyim mi 560 kontenjanın ancak 170’i dolan ve 390’ı boş kalan Güngören İzzet Ünver Lisesinin bir binası Anadolu Lisesi olsun diye bakan onayını iptal ettiren de sizlersiniz. Bu mudur hak anlayışınız, ahlak anlayışınız?
  9. 2005 ten beri kadrolaşmak için atmadığınız takla kalmadı bu mu ahlak anlayışı?
  10. 2007’de bir ay içerisinde 15bin yönetici atanırken sizin üyeleriniz değil miydi köşe kapmaca oynar gibi koltuk kapanlar?
  11. O dönemde atamaları iptal ettirdiğimiz için mi sorumsuz olduk?
  12. Üyelik karşılığı makam dağıtan da sizin yöneticileriniz idiler bu mu sizin ahlak anlayışınız?
  13. Üyelerinizin sözlü sınavlarda 100 puan almaları tamamen başarıya mı dönük? ahlak dersi verirken insanda biraz utanma olur.
  14. 2009 da Ali Bey’i bakan onayı ile müdür atamaları da mı hak, ahlak gereği idi?
  15. Yoksa arkadaşım müdür olamadı bende müdür olmayacağım demesi mi daha ahlaki idi?
  16. Aday öğretmene daha göreve başlamadan üyelik formu imzalatmak mıdır ahlaklı olan?
  17. Toplu sözleşme masasında memuru satmak mıdır hak dediğiniz?
  18. En basitinde toplu sözleşmede ÖSYM standardında sınav ücretine imza attınız ama sonuç öyle değil ve bırakın öğretmenleri memur ve hizmetlilerin ücretlerinin kırpılmasına bile göz yumdunuz.
  19. İlçe müdürlerine bir bakalım mı? Bakırköy de şube başkanınız,  Bahçelievler ilçe temsilciniz… 

Şimdi de kalkmış hak ahlak edebiyatı yapıyorsunuz.  Siz hangi haktan ahlaktan bahsediyorsunuz?

Açıklamanızda “Cevap yerine emek verenlere hesap verin.” Diyorsunuz ya. Asıl hesabı siz verin ve deyin ki 2015’te müdür inhası ile kadroları biz doldurduk. Mahkeme kararına göre iptal edilmesi lazım ama  işimize gelmiyor hakkınızı yedik deyin de maskeniz düşsün.

Müdür yardımcılığı sınavından size ekmek çıkmaz boşuna heveslenmeyin.

Bir de akıl veriyor ve diyorsunuz ki; “Yargı hakkını kullanırken, sivil toplum kuruluşu olan sendikaların hak ve mağduriyetler bağlamında bireylerden çok daha özenli olma sorumluluğu vardır.”

Bu tanım size uyar. Çünkü: Eğitim İş olarak Sivil Toplum kuruluşu değil  Demokratik Kitle Örgütüdür. Ayrıştığımız en temel noktada budur zaten.

Çünkü; Sivil Toplum Kuruluşları genellikle güdümlüdür, belli merkezlere göbekten bağlı, arka bahçedirler. Demokratik Kitle Örgütleri ise kitlelerin sesidir, gücüdür, çünkü onları ayakta tutan, makam, mevki, iktidar değil kitleleridir.

Sende mi Brutus?

Bir de Eğitim Sen adeta üye devşirmeye kalkıyor ve adeta tüm geçmişini inkar ediyor.

Aynen şöyle başvurmuşlar bakanlığa;

“Öncelikle belirtmeliyiz ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nın uzunca bir süredir ilk kez uygulamış olduğu yazılı sınav olması ve sözlü sınav ve/veya sınavsız görevlendirmelere göre daha objektif olması nedeniyle mevcut yazılı sınav sonuçları iptal edilmemeli, ancak Danıştay’ın yürütmenin durdurulması kararına göre de iptal edilen eksik düzenleme bir sonraki sınav için kılavuzda yer almalıdır.

Bugüne kadar yönetmelik hükümleri hakkında verilmiş olan mahkeme kararlarını neredeyse hiç uygulamayan Milli Eğitim Bakanlığı’nın,”

Eğitim Sen hatırlatalım ki;

Yazılı sınavın iptal edilmesini isteyen zaten yok. Emeğe saygı en büyük amacımız. Sınav elbet ki iptal olmasın ama mahkeme kararları da hiçe sayılmasın.

  •  Sınava eksik kalan konular ilave edilebilir. Örneğin 10- 20 soruluk bir test uygulanabilir sınava girenlere. Bu sınav için de ücret alınmaz olur biter.

Eğitim Sen gibi bir sonraki sınavda mahkeme karırını uygulayın demek geçmişi inkar etmek, gelecekte de hukuksuzluğa teslim olmaktır. Bunu kabul ederseniz bundan sonraki hiçbir yönetmelik iptalinde geçmişe dönük uygulama yaptıramazsınız. Örneğin; yönetmeliğe yetkili sendikaya 50 puan verilir gibi bir madde koyarlar bu yargıdan döner ama atı alan Üsküdar’ı geçer. Tabii ki böyle bir madde olmaz ama benzer bir yöntemle kayırmacılık pekala olur.

Bir de Eğitim Sen diyor ya “mahkeme kararlarını neredeyse hiç uygulamayan Milli Eğitim Bakanlığı” diye. Milli Eğitim Bakanlığı AKP iktidarlarında 2005/73 nolu genelge ile Anadolu Liselerine sınavsız öğretmen atamalarını, genelge iptal olduğu halde uygulamadı ve özellikle Eğitim Sen in çabaları ile bu öğretmenler 3 yıl sonra 2008 de eski görevlerine dönmediler mi?

2006 Yönetici yönetmeliği ile atananların mahkeme kararı gereği iptal edilmesinde Eğitim-Sen’in rolü yok muydu?

13.04.2007 yönetmeliği ile malumsen binalarında parti binalarında müdür listeleri yapılıp bir ayda 15bin atama yapıldığında bunu ilk yargıya taşıyan Eğitim-İş in kararı sonrası bu yönetmeliğe göre yapılan atamalarda iptal edilsin diyen Eğitim Sen değil miydi?

Ve o süreçten sonra iptal edilen yönetmelikler geriye doğru yürütülmedi mi? Uygulamamakta direnenler mahkemelerde yargılanıp cezalar almadılar mı?

Ve sonrasında bakan Nimet Çubukçu(Baş) sendikalarla bir araya gelip yönetmelik düzenlenmedi mi? O yönetmelikle yapılan atamalar da o yönetmelik de iptal olmamışken bakan Nabi AVCI’nın görevi devralması ile mahkeme kararları yeniden uygulanmamaya başlamadı mı?  Eğitim Sen işte bu noktada geçmişini inkar etmektedir.

Bakan Avcı dönemindeki bu hukuksuzluğun kaynağı bir olup birlik olup yeterince tepki gösterilmemesindendir.

İşte bu noktada insana sormazlar mı? Sende mi Brutus” diye   

Bu savaş hak arama savaşı değil. Bu savaş üye devşirme savaşıdır. 

Malum Bir Sen  mahkeme kararlarını uygulanmamasını bir kereden bir şey olmaz mantığı ile Eğitim İş’e kabul ettirmek istemektedir. Eğitim Sen de bu oyuna gelmektedir. Malum Bir Sen’in asıl korkusu 2015 te müdür inhası ile yapılan binlerce görevlendirmenin iptal edilmesidir. Ve bu konunun da takipçisi Eğitim İş’tir. Dava devam etmektedir.

Sınav kazanan öğretmenler unutmayın ki; 2015 te doldurulan o kadrolar da sizin hakkınızdır. Bu kadroları dolduranların hangi sendika mensubu olduklarını biliyorsunuz peki; mahkeme kararına rağmen  yapılan görevlendirmelerin geri alınmaması için direneler kimler?

Ve hatırlayın ki; bugün sınava dayalı görevlendirme yapılacaksa malum sen hariç yine sendikalar sayesindedir.

Belki de bu şer olarak kabul ettiğiniz sınavla ilgili “ Bu şerden hayır doğacaktır.”  Eğitim-İş’in davası sonuçlanacak ve 2005’te doldurulan kadrolar da size açılacaktır.

Ayrıca müdür yardımcısı görevlendirmeleri şimdi yapılacak gibi bir algı oluşturulmaktadır. Oysa ki çok iyi biliyorsunuz; müdür yardımcısı görevlendirmeleri takvime göre neredeyse Ağustos ayına sarkmaktadır.

Ayrıca yönetmelik çıktığında bakanlığı her şekilde uyaran Eğitim İş’e suç yükleyenler asıl sorumlu MEB’i neden pas geçmektedirler? Burada suçlu kaçırılıyor dikkatler başka yerlere çekiliyor.

Son olarak unutulmasın ki;

MEB’in başvurusu üzerine üst mahkeme yani İDDK kararı o zamana kadar çıkabilir bile. Ama biz çok iyi biliyoruz ki;

 karar MEB lehine sonuçlandığında Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi sorusu cevaplandırmadan müdür yardımcısı olacakların Atatürkçülüğünden hiçbir şey eksilmeyeceği gibi,

karar Eğitim-İş lehine olduğunda da bu soruları tam ve doğru olarak çözeni de olduğundan daha çok Atatürkçü yapmayacaktır.

İşte biz bunun farkındayız ve bizim mücadelemiz koltuk mücadelesi değil, bizim mücadelemiz Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlılık ile Anayasada yer aldığı gibi  demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti mücadelesidir.

Maksut BALMUK
Eğitim İş İstanbul 1 Nolu Şube Sekreteri

Günün Diğer Haberleri