OKULLARDA ŞİDDET VE ÖNLENMESİ

Tüm kurumlarımızda olduğu gibi okullarımızda da bir “Yeniden Yapılanma” süreci vardır. Bu yeniden yapılanma sürecinin hızlı olması, beraberinde çeşitli sorunlarında gün ışığına çıkmasına neden olmaktadır.

EĞİTİM - 2015-09-30 11:17:34

Tüm kurumlarımızda olduğu gibi okullarımızda da bir “Yeniden Yapılanma” süreci vardır. Bu yeniden yapılanma sürecinin hızlı olması, beraberinde çeşitli sorunlarında gün ışığına çıkmasına neden olmaktadır. Özellikle son yıllarda iletişim imkânlarının çok hızlı değişim ve gelişim göstermesi bu yapılanmanın sancılı olmasına neden olmaktadır. Okullarda bu durumun bir sonucu da şiddet olaylarının artmasıdır. Şiddet saldırgan davranışlar içeren, kaba kuvveti kötüye kullanmayı amaçlayan, aşırı öfke gibi duyguların dışa vurumu, sosyal veya psikolojik baskıdır. Kimsenin istemediği bu davranışları önlemek çok zor bir süreçtir. Çocuklar günümüzde daha erken yaşta fazla şiddete uğrama riski ile karşı karşıyadır. Her ne şekilde olursa olsun şiddet olaylarının gittikçe fazlalaşması, öğrencilerden sonra öğretmen ve okul idarecilerinin bile tehdit edilmesi yaygınlaşmıştır. Şiddetin yaygınlaşması ile öğrenci, öğretmen ve idareciler korku içinde kalmaktadırlar. Bu durumun doğal sonucu da olaylara seyirci kalınmasına veya görmemezlikten gelinmesine neden olmaktadır. Bazı öğretmen ve idareciler odalarından dışarıya çıkmamakta ve daha da korkuncu “koltuk kaygısı” nedeniyle sorunların üzerini örtme eğilimidir. İşte bu türden kaygılar kendilerini koruma yeteneğine sahip olmayan çocukların fazlaca etkilenmelerine neden olmaktadır.

 

Okullarımızda her dönem şiddet olayları yaşanmaktadır, yaşanacaktır.  İlköğretimi ve liseyi bitiren pek çok kişi öğrencilik yıllarda arkadaşları arasında pek çok kavgaya, okul eşyalarına zarar veren pek çok öğrenciye rastlamıştır. Ama son dönemlerde şiddetin değişen yüzü değişmiştir. Eskiden yapılan küçük arkadaş kavgaları giderek yerini çeteleşme türünden olaylara bırakmaktadır. Bu türden kavgalar her kesimi endişelendirecek boyuta ulaşmıştır. Öğrenciler arasında ölüm ve ciddi yaralanmalarla biten kavgalar, öğrencilerin üzerinde taşıdıkları yaralayıcı, kesici aletler ve ürküten öğrenci çetelerinin varlığı akıllara ‘'okullarda neler oluyor?’' sorusunu getirmektedir. Hiçbir öğrenci yok ki, "Okulumuzda kavgalar yok, öfke patlamaları yaşanmıyor, öğrenciler birbirlerini tehdit etmiyor, çeteleşmiyor, haraç almıyor, itmiyor, tekmelemiyor, kimse okul eşyalarına zarar vermiyor, okul çıkışlarında kavgalar olmuyor" desin. Basın kuruluşları öğrenciler arasında veya öğrenciler ile diğer ilgililer arasında yaşanan olumsuzlukları sürekli gündeme getirmektedirler. Üstelik herkes bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyor ve pek çok yetkili kendince çözüm yolları deniyor. Okullardaki şiddetin nedenleri, ne tür şiddet olayları yaşandığı, şiddeti kimin ve hangi kurumların ne tür tedbirlerle önleyeceği, ailelerin ve okul yönetimlerinin sorumluluklarının neler olacağı, kimlere ne tür görevler düştüğü, neden son zamanlarda ürküten boyutlara geldiğine yönelik pek çok soru cevapsız kalmaktadır.

Şiddeti önlemede en önemli etkenlerden biriside tüm okul çalışanlarının öğrencilerle kurdukları güven verici ve destekleyici bağlardır. Buna bağlı olarak öğrenciler ile çalışanlar arasında olumlu ilişkiler geliştirmek ve iletişimi sağlıklı hale getirmek gereklidir. İletişimin iyi ve güvenli olması okulun genel havasının da iyi ve güvenli olmasını sağlar, oluşabilecek sorunların çözümü de o denli kolaylaşır. Öğrenciler bekledikleri desteği okulda görmezlerse, sosyal olarak istenen davranışları da gösteremezler. Şiddeti önleme çalışmalarına öğrenciyi de dâhil emek başarıyı göreceli olarak arttıracaktır. Sorunun kaynağında olan öğrenciyi çözüm arayışlarında dışlamak sorunun daha da büyümesini sağlayacaktır. Bu nedenle çeşitli yollar denenerek öğrenciler çözüm yollarına katılmalıdır.

 

Okulda sadece akademik başarıya odaklanmak yeterli değildir. Öğrencilerin sosyal ve duygusal ihtiyaçları da göz önünde tutulmalıdır. Öğrencilere iyi bir vatandaş olmalarını sağlayacak eğitimler de verilmelidir. Çocuklar okullara değişik özelliklerde ve düşüncede gelirler. Her öğrencinin beklentileri de farklıdır. Okulda öğrenciler arası bulunan bireysel farklılıklar giderilmeli, öğrencilere eşit davranılmalıdır. Eşit olmayan davranışlar şiddete yönelmeyi arttırır. Şiddete maruz kalan çocuk ve gençlerde şiddet davranışı tepki olarak gösterilebileceği unutulmamalıdır. Şiddet uygulayana da şiddete maruz kalana da uygun psikolojik destekler verilmelidir. Öğrencilerin davranışları ve okuldaki durumu hakkında veliye bilgi aktarılmalıdır. Öğrenci, okul ve veli işbirliği bir çok sorunu daha oluşmadan ortadan kaldıracaktır.

Okullar ve okul içinde sınıflar arasında potansiyel tehlike oluşturabilecek öğrencilerin durumları hakkında bilgi alışverişinde bulunmalıdırlar. Bu bilgi akışıyla beraber neler yapılabileceği ve değişik çözüm yolları da tartışılmalıdır. Okulda şiddet oluşabileceğini bildiren öğrenciler korunmalı ve öğrenciler ile yetişkinler arasında güven oluşturulmalıdır. Böylelikle problemler hakkında iyi bir bilgi birikimi ve çözüm yolları için alternatifler ortaya çıkacaktır.

Okullarda şiddet yaygın ve pek çok öğrenci bu durumdan rahatsız, hatta mağdur durumdadır. Çoğu şiddet olayları ve nedenleri okullardaki öğretmenler dâhil, ilgililere yansımadan yaşanmaktadır. Okullarda şiddete yönelik pek çok çalışma yapılsa da liselerde şiddetin önlenmesi uzun vadeli bir çalışma gerektirmektedir.
              Sonuç olarak; okullarda şiddetin önlenmesi için alınacak önlemlerde şiddeti yapan, yapılan ve tanık olanların şiddet ve nedenleriyle ilgili görüş ve önerileri dikkate alınmalıdır. Okullara giriş çıkışlar kontrol altına alınmalıdır. Okul çıkış saatlerinde alınan önlemler artırılmalıdır. Öğrenci kimlik kartı uygulamasıyla okula öğrenciler dışındaki insanların kontrollü olarak girişlerinin sağlanması ve önemli işi olmayanların okula alınmaması bile yararlı olacaktır. Öğrencilerin yaşamlarına dair amaçlar belirlemeleri ve bu amaçlarına ulaşmaları konusunda okul ve aile çevreleri tarafından desteklenmelidirler. Okul-aile, aile-öğretmen, öğrenci-öğretmen işbirliği artırılmalıdır. Okulların temel işlevlerinden biri de öğrencilere istenmeyen davranışlardan ve modellerden arındırılmış bir çevre sunmaktır. Öğrencilerin kendilerini okulda güvenlikte hissetmeleri, eğitim-öğretimin sürdürülebilmesinin önkoşuludur. Bu nedenle okullar her şeyden önce güvenli ortamlar olmalıdır.

 

Hüseyin ASAR

Uzman Öğretmen

Günün Diğer Haberleri