Hedefimiz DEVRİM! Ruhumuz HAZİRAN!

Küçük bir parkta, ağaç sevgisi ile başlamıştı her şey. Görmek, duymak, konuşmak yasaktı. Düşünmek ve düşünceyi paylaşmak yasaklanmıştı

SENDİKA - 2015-05-30 16:44:13

 Küçük bir parkta, ağaç sevgisi ile başlamıştı her şey. Görmek, duymak, konuşmak yasaktı. Düşünmek ve düşünceyi paylaşmak yasaklanmıştı. Sonra bir ağacı kurtarmak için sokaklar doldu. Yüzler , binlere, milyonlara ulaştı. Halka ait olan yaşam alanlarını parsel parsel satarak, rant saldırıları yapanlara karşı, milyonlar sokaklarda büyük bir ateş yaktı. Halk kendine ait olanı sahipleniyordu. Sokaklar, caddeler, meydanlar, kasabalar, kentler çığlıklanıyordu ,ÖZGÜRLÜK diye! Yıllardır içimizde biriken, patlamıştı volkan gibi

Halkın haykırışına karşı,havayı gaz bulutları kapladı. Biber gazı her yerdeydi, genizleri yakan gaz kokusu her yerdeydi. Göz gözü görmüyor, kimse birbirini duymuyordu. Tam o anda herkesin gözü açıldı, kulakları işitir oldu. Havada kalın bir tabaka gibi duran gaz bulutları, korku bulutuydular aslında. Kimyasal karıştırılmış sular, TOMA’lar, plastik mermiler; sahip olduğumuz İlke ve Devrimlere kin kusanların, halkı ayrıştırıp, ötekileştirerek kendi çıkarları doğrultusunda sömürenlerin, korkudan dizlerinin titrediğinin göstergesiydi. Bu nedenle yaktılar, yıktılar, copladılar, linç ettiler, öldürdüler.

Evet korktular ve öldürdüler! Amacı sermayesine sermaye katmak olanlar, insanı, doğayı sömürenler ellerini kanla yıkadılar.Tıpkı geçmişte yaptıkları gibi, delik deşik, kapkara bir tarih yazdılar. İşkenceler, faili meçhuller, katliamlar, darağaçları gördü bu ülke ve görmeye devam edecek dediler. Gencecik çocukları kopardılar, geleceği yok etmek, geleceği kendi çıkarlarına hizmet etmek adına kullanmak için. Bizden; “unutma hastalığına” tutulmamızı beklediler. Bunun için yollardan, köprülerden, otobanlardan bahsettiler. Bizler, yoksulluktan, açlıktan bahsederken, onlar toplu konut projelerinden, rezidanslardan, alışveriş merkezlerinden bahsettiler. Bu söylemleri halen sürgit olarak devam etmekte.

Sizler; ellerinizden kan damlarken, doların yükselişi üzerine kafa yorup, sattığınız ülkemi ayakkabı kutularına sığdırmaya çalışanlar, saraylarda saltanat sürenler, talancılar, yalancılar, hırsızlar, işbirlikçiler, beraberinizde şurekalarınız ve cümle cemaatler. Okyanus ötesi, sınır ötesi destekçiler, makaracılar, taklacılar, balkon sanatçıları, yetmez ama... diyenler. Gezi'de gençlerimizi katlederlerken, one minute deyip milyon dolarlık anlaşmalar imzalarken, dereleri kurutup, ormanları talan ederken, Zonguldak'da, Soma'da, Ermenek’te iş cinayetlerine canlarımızı kurban ederken, Reyhanlı'da bombalar patlarken, Suriye’de yapılan katliama destek olurken,kadınlar sokak ortasında taciz edilip, sokak oratasında lime lime edilip öldürülürken; beraberdiniz el ele kol kola yürüdünüz, yürüyorsunuz. Kana buladınız emeği, kana buladınız geleceği. İşte bu yüzden korkuyorsunuz! Korktuğunuz için hukuku yok saydınız, kendi paket diktanızı yasallaştırdınız. Size biat edecek paralı ordunuzu kurdunuz bizlere karşı. Sizler, ölüleri ötekileştirecek kadar karşışınız, kendi halkınıza.

Sizin yarattığınız korku imparatorluğuna karşı Bizler; devrimin lideri olan Deniz demeye , “Yankee go home!” cümlesi ile batı sömürgecilerine direnen Sinan demeye, devrimin yol haritasını çizen Mahir demeye devam ediyoruz. Haziran’da Direnişin Simgeleri olan Abdullah demeye, Ali İsmail demeye; Medeni demeye, Mehmet demeye, Ethem demeye devam ediyoruz. Sizler otuz beş yıl önce on yedi yaşında bir çocuğu asarak öldürmüştünüz; 15-16 haziran 2013 gecesi on dört yaşında bir çocuğu bir gaz fişeği ile ölümün kollarına attınız, kan koktu tüm ekmekler. Bizler; Erdal halen on yedi yaşında, Berkin halen on beş yaşında diyoruz. Bizler, yani Halk, katilin aynı katil olduğunu biliyoruz.

Soyguncular, talancılar, zalimler, din bezirganları, bizleri kendi kokuşmuş zihninlerinizin bataklığında yok edemeyeceksiniz. Kadını, erkeği, köylüsü, işçisi, işsizi, öğrencisi, okumuşu, cahili ile bizim yüreğimiz gençliğini almış yanına yürür, başı dik. Gezi Direnişi’nde halkın omurgasız olmadığını, asla pes etmediğini gördünüz. Korktunuz! Hala korkuyorsunuz! Çünkü biliyorsunuz, bizim tükenmeyen umudumuzda, hedefimiz DEVRİM, ruhumuz HAZİRAN.

Deniz Şahin

Günün Diğer Haberleri