”Demokrasi hemen yanı başında sağlam bir hukuk ile ancak ayakta durabilir. Yargı alanında ne kadar başarılı olursak demokrasimiz, ekonomimiz o kadar başarılı olacak. Eğer bu zayıf tablo devam ederse de, hem demokraside hem de ekonomide görmüş olduğumuz bu tabloyu bile mumla arar duruma geliriz. Su ve ekmek nasıl ihtiyaç ise hukuk da aynen öyle bir ihtiyaçtır” Ali Babacan.
Güzel değil midir? İtirazı olan var mıdır, elbette yoktur. 20 Mayıs Çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek; “Hukuk ile askerin yani ordunun ikamesi yoktur” diyor. Benim yerime başkasını ikame edebilirsiniz, diğer arkadaşlarım da siyasetten ayrılabilir yerlerini birileri doldurabilir. Buna itiraz eden var mıdır? Hayır efendim ne münasebet hay hay.
Peki Stalin ne diyor; “Bir insanın ölümü trajiktir, on insanın ölümü dramatiktir” buraya kadar olan kısmına sonuna kadar katılıyoruz velev ki söyleyen Stalin bile olsa. Çünkü söz doğrudur.
Bırakın hukuk işlesin ak ile kara ortaya çıksın Başbakan Recep Tayip Erdoğan. İtirazı olan var mıdır? Neden olsun ki? Yeter ki siyasiler hukukun yakasını bıraksınlar.
Peki ne mi demek istiyoruz. Lafla peynir gemisi yürümez demek istiyoruz. Milyonlarca cana kıyan Stalin bile doğru söylüyor ama doğru işler yapmıyordu. Türkiye’deki hukuku dip yaptıran Hakimleri itibarsızlaştıranlar uzaylılar mıydı, yoksa Ali Babacan’ın, Cemil Çiçek’in içinde bulunduğu ve Başbakanlığını da Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın yaptığı on üç yıllık AKP iktidarı mıydı?
Okul Müdürlerini kanunla görevden alan hükümet bir atama ve yeniden değerlendirme yönetmeliği çıkardı. Sendikasına göre tavsiye edilen Müdürler umutlarını kaybetmeyip hukuka baş vurdular. Davaları kazanan oldu kaybeden oldu. Aynı gerekçelerle görevden alınan idarecilere farklı karar verilmesi hukukun bittiği anlamına gelmiyor mu? Ya bu adamı bıçakladılar kardeşim. Suçu günahı yoktu. Olay yerinde bırakıp sırtlarını döndüler. Ey mahkeme sen nasıl farklı karar verirsin. Daireye göre karar vermek hangi hukuk anlayışında vardır. Olayın özeti şudur. Hükümet ne yaptıysa doğrudur diyen hakimler idari dava ne olursa olsun önlerine gelince ret kararı veriyor ve terfilerini kapıyorlar. Henüz birkaç dosya okuyan vicdanının sesini dinleye hakim olmuş olacak ki bunlar da idarenin haksız karar verdiğini söyleyip ya davaları esastan görüşüp mağdurların lehine karar veriyorlar ya da yürütmeyi durdurma veriyorlar. Peki bu kararlar gelince sonuç değişiyor mu? Hayır çünkü ben hukuk mukuk dinlemiyorum kardeşim diyen bir zihniyet iş başındadır. Bu kurt bu kuzuyu yiyecek.
Son olarak Eyüp İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü davayı kazanan Mareşal Fevzi Çakmak Ticaret Meslek Lisesi Müdür Ahmet Kodak’ı tekrar değerlendirmeye tabi tutarak yetersiz buldu. Acaba bu değerlendirmeyi yapanların çapı ne, kapasiteleri ne, kendi iradeleri var mı? Talimatlara göre işleyen bu adamlara selam vermek caiz midir?
Sonuç olarak insanlar çaresiz. Sabrediyorlar, ama oldukça geriliyorlar. Hukuk dahil bütün yollar kapandığı zaman başka yollar zorlanacak ama bazılarının kafası basmıyor, anlamıyorlar. Ondan sonra da kendilerini devlet görüyor ve devlete karşı baş kaldırıyorlar diye halka şikayet edecekler. Yok kardeşim; benim hak tanımayan hukuk tanımayan, ceberut bir devletim hiç bir zaman olmadı. Öyle bir devlet benim devletim değildir ve olamaz, aksini kabul etsem adalet diye kılıç sallayan ecdadıma ihanet etmiş olurum. Sizin hatırınıza da bunu yapmam, yapamam.
Remzi ÖZMEN
TES İstanbul 8. Nolu ŞUBE BAŞKANI
21/05/2015