1 MAYIS VE DÜŞÜNCELER

Tarih ezenlerle ezilenlerin kendi aralarındaki ilişkisinin, mücadelesinin öyküsüdür. Ezen ve sömüren sınıflar sömürülerini daim kılmak için çok çeşitli yöntemler denemişlerdir.

SENDİKA - 2015-04-27 08:58:47

Tarih ezenlerle ezilenlerin kendi aralarındaki ilişkisinin, mücadelesinin öyküsüdür. Ezen ve sömüren sınıflar sömürülerini daim kılmak için çok çeşitli yöntemler denemişlerdir. Ezilenler ise belli bilinç düzeylerini yakaladıklarında ezilenlere karşı çok şanlı direnişler ortaya koymuşlar ve bu noktada da dillere destan bedeller ödemişlerdir.

Ezilenlerin tarih bilinci işte bu bedellerin bilinmesi ile, öğrenilip öğretilmesiyle gelişir. Bu çerçevede 1 Mayıs bizim için, biz ezilenler için çok önemlidir. Sadece bizim için mi? Hayır. Ezenler içinde önemlidir. Onlar bu önemin farkında oldukları için, 1 Mayıs’ı yasaklamışlar, bunu dillendirmek için harekete geçenlere her türden baskıyı ve katliamı yapmışlar, olmadı 1 Mayıs’ı kendi anlam çerçevesinden çıkarmaya çalışmışlardır.

1Mayıs İnsanlık tarihinin ana temasını anlatan, belirten ve öğreten bir gündür. Tarihin dinamosunun ezen ezilen diyalektiği olduğunu bize çok net örneklerle anlatan bir gündür 1 Mayıs.

 Nedir 1 Mayıs? Bu soruya koca bir kitap yazılırya biz özetle cevap verelim. 1 Mayıs el emeği, göz nuru , alınteri ve elinin nasırından başka sermayesi olmayanların , yani emekçilerin, bedeli ve anlamı döktükleri kan ve akıttıkları gözyaşlarınca verilmiş, ödenmiş ve yazılmış bir tarihi anlamanın temel girizgahıdır. 1 Mayıs, koca insanlık tarihinin 1 sembolik günde özetlenmesidir.

Ne olmuştur 1 Mayıs’ta? Malum olduğu üzere işçi kavramı sanayi devrimi ile beraber gelişen sürece bağlı olarak gelişmiştir.İlk işçi hareketleri daha fazla ücret doktrinine dayalı olarak kendini göstermiştir.1800 lü yıllarda yani Kapitalizmin yeni geliştiği dönemlerde işçiler “gün ışığı” esasına göre çalışıyordu. Hava aydınlanınca işe başlıyor, karanlık çökmeden işi bırakamıyorlardı. İşçilerin toplu olarak fabrika, atölye tarzı imalathanelerde çalışmaya başladıkları ilk dönemlerden beri en önemli talebi daha kısa çalışma süreleriydi. Avustralya işçileri, günde on sekiz yirmi saat çalışmaktan bıkmış ve “sekiz saat çalışma, sekiz saat sosyal hayat, sekiz saat dinlenme ve uyku” sloganıyla gösteriler yapmaya başlamışlardı. Birinci Enternasyonalin 1866 yılında Cenevre'de yapılan Kongresinde, “tüm işçiler için yasal çalışma süresi günde sekiz saati aşamaz” kararı alındı. Amerikan Emek Federasyonu, 1884 yılında yaptığı kongrede, sekiz saatlik çalışma süresi için yığınsal mücadele yürütme kararına vardı. Amerika'nın her yerinde, farklı siyasal anlayışlara sahip işçiler bir araya gelerek Sekiz Saat Hareketi adıyla bir cephe kurdular. 1 Mayıs 1886 tarihinde, sekiz saatlik işgünü talebini hayata geçirmek üzere başta Şikago olmak üzere ABD'nin pek çok ülkesinde grevler yapıldı, örgütlü, örgütsüz, vasıflı vasıfsız on binlerce işçi iş bıraktı. 4 Mayıs 1886 tarihinde Şikago Saman Pazarında yapılan gösteriye polis saldırdı. Bu sırada kim tarafından atıldığı belli olmayan bir bomba bazı polis ve işçilerin ölümüne yol açtı. Bunu bahane eden hükümet Parsons, Spies, Fischer ve Engel isimli dört işçi önderini düzmece bir mahkeme sonunda idam etti. ABD sendikaları 1889 yılında her 1 Mayıs'ın 8 Saatlik İş Günü talebini hayata geçirmek için grev ve gösteri günü olmasını kararlaştırdılar. 1889 yılında Paris'te toplanan İkinci Enternasyonal 1 Mayıs'ı tüm dünyada işçilerin haklarını almak üzere grev ve eylem yapacakları gün olarak belirledi. Bu kararla 1 Mayıs ilk kez uluslararası hale geldi. ,

1 Mayıs sadece emek hareketi değildir. 1 Mayıs insana insan olduğundan dolayı değer vermenin tüm dünyaya deklarasyonudur. Çünkü Tarihte ilk kez, siyahilerle beyazlar , ırk ayrımını bir tekme ile yıkmış ve kol kola kendilerini sömüren güçlerin üzerine, dayanışma içinde yürümüşlerdir. 1 Mayıs bizim ülkemizde de emeğin bayrağını taşıyanların günüdür.1871 tarihinde amele perver cemiyetinin kurulmasından günümüze nice kez işçiler, emekçiler ve emeğin dostları meydanlarda salonlarda miting ve grev alanlarında mücadeleler vermiştir. Ve bedeller ödenmiştir  alabildiğine .

Ödenen bedellerden en önemlisi ise kuşkusuz 1 Mayıs 1977 tarihli olaylardır. Onlarca insanın hayatına mal olan bu olaylara sebep olanların açığa çıkarılmaması da oldukça manidardır.Etnik katliamların, yargısız infazların üzerine gidildiği iddia edilen bu dönemde bu olayların hala karanlıkta kalması, Akp iktidarı dahil , tümentegrist iktidarların ana hedefinin emek ve emekçiler olduğunu açıkça gösteriyor.

Yeri gelmişken 1 Mayıs ve Taksim polemiği üzerine bir kaç söz söyleyelim. 1 Mayıs bu ülkede Taksim’de kutlanabilmelidir demiyorum, orada tamda orada kutlanmalıdır diyorum. Nasıl ki Çanakkale Zaferi Arıburnu’nda Anafartalar’da kutlanmalıysa, aynı şekilde 1 Mayıs emek bayramı da Taksim’de kutlanmalıdır. Çünkü tam da o noktada onlarca işçinin hayatları pahasına ödedikleri bedel vardır.Tarihsel ve sembolik değer açısından Taksim,İstanbul’da 1 Mayıs’ın kutlanabileceği en önemli yerdir. Ezen - ezilen mücadelesi devam edecektir. Biz safımızı belirledik.Safımız, alınterinin, safımız emeğin, safımız bilimin ve özgürlüğün yanıdır. Andımız olsun ki bedeli ne olursa olsun safımızı terk etmeyeceğiz. Andımız olsun ki ne ödenirse ödensin satın alamayacaklar bizi.  Veee yeminimiz vardır ki dostlar aşımıza göz koyanları, yılanları çıyanları asla affetmeyeceğiz. 1 Mayıs şahidimiz olsun.  Günümüz kutlu olsun.

 

                                                                                              Öznur AÇIL     

                                                                       Eğitim İş Malatya İl Temsilcilik Sekreteri

Günün Diğer Haberleri