19. Milli Eğitim Şurası Yeni Bir Tuzak Mı?

19. Milli Eğitim Şurası Yeni Bir Tuzak Mı?

EĞİTİM - 2014-11-25 15:26:56

İlk eğitim şurası olarak değerlendirebileceğimiz I. Maarif Kongresi 17 Temmuz 1921'de Mustafa Kemal'in önderliğinde Ankara'da toplanıyor. Sakarya Savaşının arifesinde, Yunan ordularının bütün bir vatanı işgal tehlikesinin yaşandığı bir anda Eğitime ve Eğitimciye verilen değerin önemi açısından bu kongre dikkat çekicidir. Mustafa Kemal bugün bile takip ettiğimiz bir eğitim tanımını bakın o koşullarda nasıl geçekleştiriyor:

            "Eğitim, memleketin çocuklarının birlikte ve eşit olarak kazanmak zorunda oldukları bilim ve fendir."

            Kuşkusuz, bir arada olmakla karma eğitime yaptığı vurgu, yoksul-fakir, kentli-köylü ayrımı yapmadan, etnik kimliğine ve dini inancını bakmaksızın eşitlik içinde gerçekleştirilmesi gereken eğitimi özellikle "zorunlu" olarak ifade etmektedir. Eğitimin içeriğinin de bilimsel olması gerektiğini veciz bir şekilde ortaya koymuştur.

            Daha 1921 yılında eğitim sisteminin özelliklerini bir Maarif Kongresinde tarif eden Mustafa Kemal'in ülkesinde eğitim sistemi bugün, yine Şuralar yoluyla özünden yalıtılmaya ve ilkelerinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor.

            Bugün yine bir başka eğitim şurasında alınacak olan kararlarla Türkiye'nin eğitim politikasının şekillenmesiyle karşı karşıyayız. AKP döneminde geçmiş şuralarda yaşamış olduğumuz deneyimleri gözden geçirince bu şuranın olası sonuçlarını da kestirmek de zorlanmıyoruz. Şimdi hep birlikte 19. Milli Eğitim Şurası'na nasıl gelindiğine bir göz atalım. 

Şuranın Serüveni

            19. Milli Eğitim Şurası 17 Temmuz 2014 tarihli karar gereği toplanacaktır. Şuranın gündem maddeleri kamuoyuna 4 Eylül tarihinde duyurulmuştur. İllerde  yapılan çalışmalarla şura öncesi hazırlıklar tamamlanmaya çalışılmıştır. Özel ihtisas komisyonlarının ve illerde yapılan çalışmaların raporu ise şura katılımcılarına 22 Kasım tarihinde gönderilmiştir. Gönderilen rapor 222 sayfadan oluşmaktadır. Bu arada Şuranın toplanma tarihi olarak da 2-6 Aralık tarihleri belirlenmiş, toplanma tarihi de yine 4 Eylül tarihinde duyurulmuştur. Şura Antalya'da toplanacaktır.

            4 Eylül tarihinde ilan edilen Şura konu başlıkları da aşağıdaki gibidir:

1. ÖĞRETİM PROGRAMLARI VE HAFTALIK DERS ÇİZELGELERİ

2. ÖĞRETMEN NİTELİĞİNİN ARTIRILMASI

3. EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN NİTELİĞİNİN ARTIRILMASI

4. OKUL GÜVENLİĞİ

            Milli Eğitim Şuraları bakanlığın en yüksek danışma organı olarak tarif edilmektedir. 19. Milli Eğitim Şurası toplanmadan önce şura yönetmeliği değiştirilmiş ve özellikle katılımcıların belirlenmesi tamamıyla bakanlığın inisiyatifine bırakılmıştır. Önceki yönetmelik katılımcıları ayrı ayrı tarif ederken, yeni yönetmelik şura genel sekreterliğinin belirleyeceği davetlerle katılımcıların belirleneceğini ortaya koymaktadır. Bu anlamda yeni yönetmeliğin keyfi uygulamalara olanak tanıdığını belirtmek hiç de zor olmayacaktır.

            Sendikamıza şurayla ilgili gelen davet yazısı da 13 Kasım tarihlidir. Sendikamızdan iki üyenin katılımcı olarak bilgileri istenmiş ve katılım süreciyle ilgili bilgilendirmede bulunulmuştur. Sendikamız Şuraya Genel Başkan ve Genel Eğitim Sekreteri aracılığıyla "Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri" ile "Öğretmen Niteliğinin Artırılması" konu başlıklarında katılım sağlayacaktır.

            Şuranın toplanması için alınan kararla toplanma tarihi arasındaki zaman son derece dardır. Öte yandan gündem maddelerinin duyurulmasıyla toplanma zamanı arasında dönem ise son derece acele edildiğinin bir göstergesi olarak dikkat çekmektedir.

            Tüm bunların yanında illerde yapılan çalışmalar için yeterli katılımın sağlanmasına özen gösterilmediği de görülmektedir. Sendikamız özellikle şubeler düzeyinde illerde yapılan çalışmalara davet edilmemiştir. İllerde yapılan çalışmalara katılımcıların neye göre davet edildiği de bilinmemektedir. 4 Eylül tarihinde duyurulan gündem maddeleriyle toplanacak şuranın 3 ay gibi bir sürede toplanacağı düşünülürse illerde yapılan çalışmaların göstermelik olarak kalacağını tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır.

            Çok daha endişe verici olan, ilan edilen gündem maddelerinin alt başlıklarının ancak 22 Kasımda gönderilen e-posta ile duyurulmasıdır. Bilgilendirme kitapçığının 222 sayfalık hacmi de dikkate alındığında sürecin yasak savıcı biçiminde yönetildiği anlaşılmaktadır.  Böylesine önemli bir konuda hazırlık yapılmasına fırsat tanınmaması başlı başına bir eleştiri konusudur.

            45 bin üyesi olan Eğitimiş'in tüm bu sürecin dışında tutulduktan sonra şuraya davet edilmesini gizli stratejilerin hayat bulmasına olanak sağlayan taktikler olarak değerlendiriyoruz.

            Şuralar bir danışma kuruludur; ihtiyaç belirleme,hedef saptama ve strateji oluşturma açısından son derece önemlidir. Şurada görüşülen ve karar altına alınan konular Milli Eğitim politikası olarak yaşama geçirilir.

            19. Milli Eğitim Şurası AKP iktidarında düzenlenecek üçüncü eğitim şurası olacak. Önceki eğitim şuralarının yapılandırılmasına bakılırsa, yine TBMM'de yasalaştırılacak olan bazı kararların şura yoluyla meşrulaştırılacağı bir dönemin bizi beklediğini tahmin etmek zor değil. MEB, eğitimdeki en büyük dönüşümlerden biri olan "12 Yıllık Kesintili Zorunlu Eğitim" modelini 18. Eğitim Şurasında alınan kararlara bağlamıştı. Şimdi bu şurayı ve gündem maddelerini yeni bir takım zorlamaların ve dayatmaların ön hazırlığı olarak  değerlendirmek hiç de yanlış olmayacaktır. Büyük ihtimalle gerçekleştirilecek uygulamalar ve eğitimin özelleştirmelerine yeni gerekçeler bu şura yoluyla oluşturulacaktır.

Eğitimiş ve 19. Milli Eğitim Şurası

            Eğitimiş 2-6 Aralık tarihlerinde yapılacak olan 19. Milli Eğitim Şurasına katılım sağlayacaktır. Her zaman olduğu gibi ilkelerimizden taviz vermeden çağdaş cumhuriyet eğitimini savunacak ve eğitim sisteminin sorunlarını dile getireceğiz.

            Ancak Şuranın yukarıda da açıklandığı gibi bir tiyatro biçiminde gerçekleşme ihtimalini üzüntüyle takip ediyoruz. Yandaş sendika ve yandaş örgütlerin delegasyon hakimiyetinde hem bilimsel eğitimin ve hem de çağdaş eğitimin kalan kazanımlarının da baltalanacağı bir şura olmasından endişe ediyoruz.

            Bugün artık devleti temsil eden tüm kurumları ele geçirmiş bir siyasal iktidarın pençesinde mevcut "meşveret" kurullarından bir beklenti içinde değiliz. Bugün halk ile devlet arasında bir yarılmanın ortaya çıktığını görüyor ve değerlendirmelerimizi buna göre yapıyoruz. İşte şimdi yeniden meşru zeminlerde düşüncelerimizi dile getireceğiz ve yeniden bir hedefin başarılabilmesi için uzun soluklu bir mücadelenin örgütlenmesi gerektiğini gerçeğinden hareket edeceğiz.

            Eğitimiş yalnızca bir "sendika" olarak nitelenemeyecek kadar değerli bir örgüttür. Hem sınıfsal çıkarlarımızı hem Cumhuriyetin eğitim devriminin kazanımlarını savunmaya devam edeceğiz ve hem de tam bağımsız bir ülke için siper olmaya devam edeceğiz. Yeni mücadele alanlarında buluşmak dileğiyle...

 

Önder YILMAZ

Eğitimiş Genel Eğitim Sekreteri

Günün Diğer Haberleri